Page 75 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 75

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10          34

             1.ÜNİTE > Giriş  Kazanım A.4.13: Yazar ve metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                           Yazarın Dili                                25 dk.
             Amacı     Edebî metin yazarının konuyu ele alış biçiminin tarihî metin yazarından farklı olduğunu kavrayabilmek.  Bireysel


              Yönerge  Aşağıdaki metinleri okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
                     (Metinler, asıllarına sadık kalınarak alınmıştır.)


              1. Metin
                                                     Küçük Ağa

              (…)
              Tekke Deresi’ne doğru sokulan bu kargir ve kiremit damlı evlerde hava bambaşka idi. Akşehir’i saran
              çöküntüye karşı bu mahalle gün gün dinçleşiyordu. Yatsıyla birlikte kasaba o deliksiz karanlığının
              içinde mezar uykusuna dalar, fakat bu evlerde pencereler turuncu turuncu bakardı ve Minas’ın, Yor-
              go’nun meyhanelerinden sokağa kahkahalar, şarkılar, gitar ve ud sesleri taşardı. Çok geç vakitlerde
              sahipsiz sokakların sessizliğini naralar, Rumca ve Ermenice nidalar parça parça, delik deşik ederdi.
              Ve beşikteki çocukların, kızcağızların korkmamaları lazımdı. Korkmaya hakları yoktu; çünkü yalnız
              sokaklar değil, bütün kasaba. Bütün memleket sahipsizdi. Sahibini yitirmiş, kimin sahip çıkacağı,
              nasıl bir sahibin çıkacağı bilinmiyordu. Bir vakitler Mumcu Mustafa’nın, Akağa’nın veya Hacı Kü-
              çüğün, hatta Nalband Mustafa’nın önünde elpençe divan duran, gülümsemekten, hayhay demekten
              başka bir şey bilmeyen, sokaklarda başları saygılı saygılı öne eğik geçen Ligorlar, Minaslar,  Bapkum-
              lar ve ötekilere bir hal olmuştu. Sanki onlar kral, ötekiler köle idi, en iyi tutumları sadece yüz verme-
              mekti artık. Eski günlere dayanan teklifler en azından yılışık bir alayla karşılanıyordu.

              (…)
                                                                                  Tarık Buğra, Küçük Ağa
              2. Metin
                                              Millî Mücadele’de Akşehir

              (…)
              İtalyanlar, işgalin ilk günlerinde şehir içine girmeye cesaret edememişlerse de Rum ve Ermenilerle
              kurdukları diyaloglarla yavaş yavaş şehir merkezine nüfuz etmeye başladılar. O günleri yaşamış Gâzi
              Hacı Çiloğlu’nun anlattığına göre, İtalyanlar şehirdeki bazı Rum ve Ermeni evleriyle Bermende Kö-
              yü’ne yerleşerek işgal siyasetlerini uygulamaya başlamışlardı. İtalyan askerleri zaman zaman gruplar
              halinde Türk mahallelerine gelerek Çınaraltı’ndaki asırlık çınara, Ulu Camii’nin kubbesine, hatta
              bacalara yuva yapan leyleklere nişan alıp ateş ediyorlar, ama halkın tepkisini de önlemek için çocuk-
              lara, ihtiyarlara çikolata ve yiyecek vb. bazı maddeler vermeyi hatta bazı gençlere iş vermeyi de ihmal
              etmiyorlardı. İtalyanların buna benzer tavırlarını diğer işgal bölgelerinde mesela Burdur’da da aynen
              görmek mümkündür. Ancak, İtalyanların bu niyetlerinin altındaki gerçeği çok iyi kavrayan duyarlı
              Akşehirliler, işgalcilerin sinsi emellerine alet olmayıp onlara kesin tavır koydular.
              (…)

                                                                     Nuri Köstüklü, Millî Mücadele’de Akşehir












                                                                                                    73
   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80