Page 253 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 253
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 124
5.ÜNİTE > Sohbet ve Fıkra Kazanım A.4.2: Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönemle ilişkisini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Metnin Türünü Kavrıyorum 20 dk.
Amacı Metnin türünün tarihî gelişimini ve dönemle ilişkisini ifade edebilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Ev Sevgisi
Yeni hayat içinde kaybolmak tehlikesine düşen bir mutluluk ve bağlılık kaynağı: ev sevgisi. Küçük,
büyük ailelerin baba yurdu vardı. Dar, kaldırımı bozuk sokağa bakan, yağmurlar ve fırtınalarla dış
manzarası kararmış bir evde gözlerimizi dünyaya açardık. Bu evin, küçük, büyük herhalde bir bah-
çesi olurdu. Bu bahçenin her tarafı kendi ellerimizle işlenirdi. Annemiz, babamız, bize bazı kayısı
ağaçları göstererek bunları büyük babamızın, aşısını bilmem nereden alarak yetiştirdiğini; çocukluk-
larında onun altında oynadıklarını anlatırdı.
(…)
Bu ev sevgisi maddî bir avuç toprak, bir yığın tahta ve sıva sevgisi değildi. Biz, evimiz mefhumu
(kavramı) içinde ailemizi, muhitimizi, ecdâdımızı severdik. Bu sevgi ruhumuz için bir sükûnet ve
ferahlık, bir inanç ve irade kaynağı teşkil ederdi. Yavaş yavaş, hayat bu sevgiyi tehdit etmeğe başladı.
Dayanıksız eski tahtalardan ibaret kalan bu köhne evleri yangınlar bir bir yere serdi. Büyük yurt için-
de âdeta yurtsuz ve yuvasız kaldık.
(…)
Bugün bir kere maddeten baba ocağından ayrıldık. Eski evlerimiz yandı, yıkıldı. Biz onlar içinde
yaşıyamaz olduk, alıcı çıkınca yıkıcılara sattık. Ve onlar, bizim ailemizin tarihini teşkil eden, acı ve
tatlı günlerimizi içinde toplayan ve yaşatan eski binayı gözümüzün önünde çatır çatır yıktılar, bizi,
hayatta bir serseri gibi bıraktılar. Belki modern apartmanlara taşındık. Belki bugün o eski çıplak
tahta döşemeli odalarımızın yerine yumuşak tüylü halılar serili salonlarımız var. Fakat bu bizim için
bir ocak değil, bir “ev” değil. Bu mükellef, muhteşem binaların içinde bir kiracıyız, bir numarayız.
Sene başında kontratımız biterse, nereye taşınacağımızın farkında bile değiliz. Ve, en müthişi, bunun
acılığına bile kayıtsızız. Çünkü aile ocağından ev sevgisinden yalnız maddeten değil, manen de uzak
kalmış bulunuyoruz. “Ev” mânâsını kaybetmiştir; bugün ev, yalnız, az çok rahat bir taş toprak yığı-
nıdır; kiralık bir apartıman köşesidir. Bunu beğenmesek bir başkasına gitmeğe her dakika hazırız.
Ev sevgisinin süzülüp gitmesi, aile hayatında eski tesirini dehşetiyle hissettirmeğe başlamıştır. Aile
havasının ruha serinlik veren yüksek temizliği artık kalmadı. Aile gevşedi. Bir dam altında yaşayan
birer yabancı haline geldik. Şimdi ev halkı bir kalp gibi çarpan tek bir vücut değil. Muvakkat bir za-
man için, tesadüfün sevkiyle bir araya gelmiş sanki yabancılar…
Bir rüzgâr bunları ufkun muhtelif taraflarına savurabilir. Ruhları kuruyor, içine acılık, hodgâmlık
(bencillik) ve bedbahtlık doluyor. Tahmin edilmeyen bir hırs, elde edilmeyen bir saadet ve hülya ar-
kasında, bazen en yakınımızdakilere yabancı ve âdeta düşman hissiyle hayatta yapayalnız kalıyoruz.
Kalabalık ev, tenha bir çöl oldu…
Hüseyin Cahit Yalçın, Ev Sevgisi
251