Page 249 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 249

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11          122

             5.ÜNİTE > Sohbet ve Fıkra  Kazanım A.4.1: Metinde geçen kelime ve kelime gruplarının anlamlarını tespit eder.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi             Kelime ve Kelime Gruplarında Anlam İlişkisi               25 dk.
             Amacı      Anlamı bilinmeyen kelime ve kelime gruplarının anlamını metindeki bağlamından tahmin ederek kelime ve   Bireysel
                        kelime gruplarının anlamlarını karşılayan günlük hayattan benzer ifadeler bulabilmek.


              Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                                        24.

              (…)
              Odanın içinde, “Kuru!..” diye bir nara çınlayınca uykudan sıçradım. Şaşırmışım. Allah’a sığınırım!
              Ben kuruyu işittim a. Alt tarafını da uydurdum. Kuruçeşme’de yangın var sandım. Saate baktım beş.
              Üzüntülerimi bildiriyor, inşallah çabuk söner diyorum. Bir de o ses biraz ötede yankılanmasın mı?
              Kimmiş biliyor musunuz? Dondurmacı.
              Herif gece yarısı, “Kuru kaymaklı!” diye bangır bangır bağırıyor. O ne dehşet efendim!

              Sabaha kadar uyuyamadım. Zaten maksadım bizim Boğaziçi’nin kararsız muhabirini bulmak için
              verdiğim kararı erkenden yerine getirmek, evde bulup sıkboğaz ederek bir güveç âlemi yaptırmak
              idi. Güneş çıkar çıkmaz ilk trene bindim. Soluğu köprüde aldım.
              (…)

              Bir yer bulup oturdum. Hava sıcak. Kısmette olanın kaşığında çıkar derler. Bize de daima kısmet olan
              hava bu sefer yelpazeden çıktı. Meğer iki madamın arasına oturmuşum. O terliyor. Beriki terliyor. O
              yelpazeyi sallıyor beriki sallıyor, iki taraftan kurtulan esaslı hava yalnız benim yüzüme çarpıyordu.
              Karşımda bıyığı sakalı tıraşlı, kalın gözlüklü, yaşlılığının aksine gayet şık, ağırbaşlı bir İngiliz ile ina-
              dına hoppa, züppe, kalkık ucu sivri, pomada bıyıklı, yanağı kızarıncaya kadar parlatılmış herif, mavi
              gözlüklü, paçası az bol pantolonlu, kırmızı beneği olan çoraplı bir Büyükdere mösyösü oturuyordu.
              (…)

              Çıkar çıkmaz bizim muhabirin nasılsa kararlaştırdığı Hidayet’in Bağı’na düştük. Eteğine sıkı sıkı
              sarıldım. Beni görünce güldü. “İsabet! Ben de güveci hazırladımdı,” diyerek cebinden koca bir kâğıt
              çıkardı. Meğer hazırladığı güveç değil Sarıyer güveçlerinin tarifi imiş. O okudu ben acıktım. Tuzunu,
              biberini, baharını anlatırken susadım. En nihayet vakit saat gelmiş olmalı ki Hidayet’in o şakırtılı
              bağından kalkarak eve gittik. Hakikaten güzel bir güveç yiyerek Çırçır’a yollandık.

              (…)
              Yallah! Kalktık. Yokuşun başından eşeklere binerek çıkmaya başladık. Ben ne türlü tehlike üstünde
              olduğumu biliyorum a. Ne yapayım ki bir kere uyduk. Tam yolun ortasında, bizim dermansız eşe-
              ğimiz yuvarlanmasın mı? “Attan düşen ölmez eşekten düşen ölür” derler ama bu mesele her vakit
              doğru çıkmıyor. Hayvanı oraya bıraktık.
                                                                            Ahmet Rasim, Şehir Mektupları


             1.  a)  Attan düşen ölmez eşekten düşen ölür ve Kısmette olanın kaşığında çıkar atasözlerinin anlamlarını
                   metinden hareketle yazınız.










                                                                                                   247
   244   245   246   247   248   249   250   251   252   253   254