Page 246 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 246

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12          121

             5. ÜNİTE> Tiyatro     Kazanım A.3.3: Metnin tema ve konusunu belirler.
             Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi  Alan Becerileri: Okuma Becerisi

             Etkinlik İsmi                 Tiyatro Eserlerinde Konu ve Tema                           25 dk.
             Amacı      Tiyatro eserinin konusu ve içeriğinden hareketle verilmek istenen iletiyi belirleyebilme.            Bireysel


              Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)


                                                  Birtakım İnsanlar
               (…)

               BÜYÜK HANIM: Dünya ki ne dünya! Aman abla kimseye derdimi anlatamıyorum. Koskoca yalıda
               bana kalan şu küçücük oda. Nem var nem yoksa elimden aldılar. Sandığımı bile yağma ettiler. İşe
               yarasa bari canım yanmaz. Parça parça doğradılar her şeyimi. Bürümcük sofra takımlarımı eteklik,
               Şam hırkalarımı saksı altı, masa örtüsü yaptılar. Bir tek maşlah kaldı, Cihangir'de giydiğim. Kokusunu
               alırlarsa o da gider.

               NAZMİYE HANIM: Ver gitsin.
               BÜYÜK HANIM: Ziyan ederler. Keserler, biçerler, olmadı deyip atarlar. Ben onu gözüm gibi saklıyo-
               rum. Geçen gün bohçasından çıkardım, hava biraz serinceydi, giyeyim dedim.
               ŞADİYE HANIM: Cihangir'deki gibi…

               BÜYÜK HANIM: İnanır mısın, bir tuhaf oldum. Sanki o maşlah benim değil. Onu giyen ben değilmi-
               şim. Bir maşlah gıcır gıcır yıkanıp ütülendiği zaman bile insana bu kadar yabancı gelmez.

               ŞADİYE HANİM: Ver gitsin, ne duruyorsun.
               NAZMİYE HANIM: Yabancılık maşlahta değil, sende.
               BÜYÜK HANIM: Ver gitsin demesi kolay. Kim bilir ne hâle sokacaklar maşlahımı. Giydikleri çıkar-
               dıkları şeylerin hiçbiri hoşuma gitmiyor. Her şeyleri bir tuhaf. Konuşmaları bile bir tuhaf. “Günaydın.”
               demiyorlar mı deli oluyorum. Bizler uykudan kalkınca, büyüklerimize: “Sabah şerifleriniz hayırlar ol-
               sun!” derdik. Bir tılsım vardı sanki bu sözde. Anamızın babamızın yüzü bir gülümseme ile aydınlanır,
               “Hayırlı sabahlar olsun kızım!” derlerdi. Kırmızı kadifeler, tülbentler, oyalar, hotozlar gibi güzeldi bu
               söz.

               NAZMİYE HANIM: İlahi kardeşim, şimdi onlar nerede?
               BÜYÜK HANIM: Nerede! Nerede o evler, o tavanlar, o sofalar, o avizeler, o mangallar, o sedirler!
               Nerede o ağır perdelerin kararttığı güzel aydınlık! Gözlerimi yumardım da kırmızı yeşilli kandillerin
               uçuştuğunu görürdüm. Şimdi gözlerimi kapamaya korkuyorum, kara bir bulut çöküyor üstüme. Daki-
               kalar, saatler, günler bile geçmek bilmiyor. Eskiden günler göz açıp kapayıncaya kadar geçerdi de yine
               gece olmazdı. Ayrıca uzun geceler vardı gündüzlerden başka. Gündüz gibi geceler. Şimdi yalnız sıkıntı,
               yalnız üzüntü. Hele sizler gideli büsbütün yalnız kaldım.

               (…)
                                                                       Oktay Rifat Horozcu, Birtakım İnsanlar

               Kelime Dağarcığı
               bürümcük: Ham ipekten dokunmuş ince kumaş. hotoz: Kadınların süs için saçlarının üstüne taktıkları, çeşitli renk ve biçim-
               de yapılmış küçük başlık. maşlah: Tek parçalı ve kol yerine yarıkları olan bir tür kadın üstlüğü.







                                                                                                   245
   241   242   243   244   245   246   247   248   249   250   251