Page 124 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 124

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                          TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9          64

             3.ÜNİTE > Şiir  Kazanım A.1.13. Metinler arası karşılaştırmalar yapar.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                         BEN OLSAYDIM                                  30 dk.
             Amacı      Metinler arası farklılıkları ve benzerlikleri fark edebilmek.            Bireysel


              Yönerge  Aşağıdaki metinleri okuyarak soruları cevaplayınız (Alıntılanan metinlerin aslına sadık kalınmıştır.).
              1. Metin

              (…)
              Dil, duygu ve düşünceyi insana aktaran bir vasıta olduğu için, insan topluluklarını bir yığın olmaktan
              kurtararak, aralarında “duygu ve düşünce birliği” olan bir cemiyet, yani “millet” hâline getirir. Dilini
              bilmediğimiz bir ülkede, etrafımızda milyonlarca insan kaynaşsa da kendimizi “yalnız” hissederiz.
              (…)

                                                                 Kaplan, M. (1983). Kültür ve Dil. İstanbul: Dergâh.


              2. Metin

              (…)
              Seslenir seni bana “ova”m, “dağ”ım,
              Nere gitsem bulur beni arınmış.
              Bir çağ ki akar ötelere,
              Bir ak.. ki yüce atalar, bir al.. ki ulu oğullar,
              Türkçem, benim ses bayrağım...

                                                                               Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
                                                                  Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi (Temmuz 1959).




              3. Metin

              (…)
              Hasan durgun, tıkanıktı; susuyor, susuyordu. Öyle, haftalarca sustu.
              Anlamaya başladığı Arapçayı, küçücük kafasında beliren bir inatla konuşmayarak sustu. Hep sustu.
              Bir gün halası sokaktan bağırarak geçen bir satıcıyı çağırdı. Satıcı, iskemlesine oturdu. Hasan da
              merakla karşısına geçti. Bir aralık nerede kimlerle olduğunu keyfinden unuttu, dalgınlığından ana
              diliyle sordu.
              — Çiviler ağzına batmaz mı senin?
              Eskici başını hayretle işinden kaldırdı. Uzun uzun Hasan’ın yüzüne baktı:
              — Türk çocuğu musun be?
              — İstanbul’dan geldim!
              — Ben de o taraflardan... İzmit’ten!
              Türkçe bildiği ve İstanbul taraflarından geldiği için Hasan, şimdi onun sade işine değil, yüzüne de
              dikkatle bakmıştı.
              Dişsizlikten peltek çıkan bir sesle tekrar sordu:
              — Ne diye düştün bu cehennemin bucağına sen?
              Hasan anladığı kadar anlattı. Asıl konuşan Hasan’dı, altı aydan beri susan Hasan... Durmadan, din-
              lenmeden, nefes almadan, yanakları sevincinden pembe pembe, dudakları taze, gevrek, billur sesiyle





                                                                                                   123
   119   120   121   122   123   124   125   126   127   128   129