Page 144 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 144
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 74
4.ÜNİTE > Masal/Fabl Kazanım: A.2.6. Metindeki şahıs kadrosunun özelliklerini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi KAHRAMANLAR VE ÖZELLİKLERİ 25 dk.
Amacı Öyküleyici metinlerde şahıs kadrosunun rol dağılımlarını, olay akışını etkileyen fiziksel, psikolojik ve ahlaki Bireysel
özellikleri kavrayabilmek. Metindeki şahıs veya varlıkların tip ve karakter özelliği gösterip göstermediğini
belirleyebilmek.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz, soruları cevaplayınız.
ASLAN
Çok büyük bir ormanda, azılı bir aslan yaşıyor; bütün hayvanlar ondan çok korkuyordu. Böyle yaşa-
maktansa bir çare aradılar; düşünüp taşındılar, aralarında bir kurul seçerek aslana gönderdiler:
“Ey ormanların şahı aslan, her gün içimizden birini yakalıyor, yiyorsun. Buna bir diyeceğimiz yok.
Ama bunun için sıkıntıya girmek niye? Sen tahtında otur. Biz sana her gün içimizden birini yollarız,
sen de rahatça yersin. Böylece biz de huzur içinde ömrümüzü geçiririz.” dediler.
Bu sözler aslanın hoşuna gitti, kabul etti. Artık her sabah bir hayvan, aslana teslim ediliyordu. Der-
ken sıra tavşana geldi. Hayvanlar, “Eh ne yapalım, kısmet böyle! Çoğumuzun rahatı için birimizin
ölmesi gerek. Haydi, vakit geçirmeden yola düş de aslanı kızdırmayalım.” dedilerse de tavşan işi ağır
alıp aldırmadı. Hayvanlar telaşlandılar. Sonunda yalvara yakara tavşanın yola düşmesini sağladılar.
Tavşan kayıtsız, seke oynaya aslanın karşısına geldi ama vakit de epey ilerlemişti.
Açlıktan ateş püsküren aslan kükredi:
“Nerde kaldın? Neden geciktin?”
Tavşan, yapmacık bir telaşla terini silip boynunu büktü:
“Aman efendim, ben saygıda kusur etmedim. Sabah erkenden yola çıktım ama başka bir aslan yolu-
mu kesti. Ondan kurtuluncaya kadar neler çektiğimi bilemezsiniz.” dedi.
Aslanın öfkesi büsbütün başına vurdu:
“Kim bu küstah? Bu ormanda yalnız benim hükmüm geçer. Kimmiş o, çabuk söyle?”
Tavşan durumdan memnundu, hep öteki aslanı övüyordu. Onun başka bir aslanı övmesi, aslanın
gururunu incitti, artık dayanamadı:
“Düş önüme, göster şu alçağı!” dedi. Yola düştüler. Tavşan aslanı bir kuyunun başına getirdi:
“İşte sultanım, bu kuyunun içinde... Bakınız nasıl da kurulmuş!”
Aslan hırsla kuyunun içine baktı, kuyuda kendi yansımasını gördü, hırlamaya başladı.
Kuyudaki aksi de hırladı. Tavşan fırsatı kaçırmadı:
“Görüyor musunuz efendim, size nasıl da meydan okuyor?”
Aslan büsbütün öfkelendi, gözleri döndü:
“Bir diyarda iki sultan olmaz. Parçalamalıyım onu!” diye mırıldandı, ardından da güm diye kuyuya
atladı.
Tavşan neşeyle, yemyeşil çayırda seke oynaya geri dönerek hayvanlara kurtuluşu müjdeledi.
(…)
(Düzenlenmiştir.)
Mevlâna, Mesnevi’den Seçme Hikâyeler, Bordo Siyah Yayınları, İstanbul, 2006.
(Hazırlayan: Mehmet Yalçın Yılmaz)
143