Page 304 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 304
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 155
7.ÜNİTE > Biyografi-Otobiyografi Kazanım: A.4. 4. Metnin ana düşüncesi ve yardımcı düşüncelerini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi FİKİRLERLE ÖRÜLÜ BİR YAŞAM 25 dk.
Amacı Metnin ana düşüncesi ile yardımcı düşüncelerini belirleyebilmek. Ana düşünce ve yardımcı düşünceler doğ- Bireysel
rultusunda metni yeniden düzenleyebilmek.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Soruları metinden yola çıkarak cevaplayınız.
(Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)
NAMIK KEMAL
1. Edebiyat ve Dil Anlayışı, Nesri:
Namık Kemal’in fikir hayatı üçlü bir etkinin sonucuna bağlanabilir: Fransızcayı öğrenmesi, Şinasi’yle
tanışması, Avrupa’yı görmesi.
Namık Kemal, eski edebiyatımızı tanıdıktan ve bir divan meydana getirdikten sonra, Tercüme Oda-
sı’na girmişti. Batı’yla, oradan gelen fikirlerle ilk tanışıklığı burada oldu. Daha Avrupa’ya gitmeden
ve Şinasi’yle tanışmadan önce, Fransızcayı öğrenmiş, Montesquieu’nün bir eserini Türkçeye çevirerek
Mir’at dergisinde yayımlamıştı. Bu olay, Namık Kemal’in yabancı dil öğrenmek, yeni fikirlere yönel-
mek konusundaki ilgi ve başarısının bir göstergesidir.
Namık Kemal’in yenilik hareketlerine katılmasında, fikir ve edebiyat alanlarında eskiye karşı çıkma-
sında, Şinasi’nin olumlu rolü olmuştur. Ama bunu, çok fazla büyütmemek gerekir. Çünkü bu etki,
“tavsiye” ve “telkin” niteliğindedir. Kemal’in ruh hali bu tavsiye ve telkinleri kabule açık olmasaydı,
belki de bu tanışma verimli bir sonuç doğurmayacaktı. Huyları birbirine uymayan Şinasi ve Kemal,
hayatta ve politikada ayrı ayrı yollardan gittikleri halde, edebiyatta ve yeni fikirlerin memlekete gir-
mesi noktasında birleştiler.
Her ikisi de, bir başlangıç olmaktan çok, bir “devam”ı gösterirler. Çünkü ele aldıkları fikirlerin bir-
çoğu, kendilerinden önce memlekete girmişti. Onların yaptığı, bu düşünceler üzerinde daha fazla
durmak, daha geniş bir topluluğa yaymak, duyulan bir ihtiyaca karşılık vermek olmuştur.
Namık Kemal, gerçi Avrupa’da az kaldı. Ama hazırlıklı bulunduğu, bir ülkü için gittiği ve orada sıkı
şekilde çalıştığı için, Avrupa’nın siyasî ve sosyal yapısını, bize faydalı olan ve olmayan taraflarını çok
iyi kavramıştır. Yalnız gördükleriyle yetinmemiş, çağının ileri gelen bilginlerini tanımış, eserlerini
okumuş, Londra’da Fanton, Paris’te Emile Acollas gibi bilginlerden ders almıştır. Fransız düşünce sis-
temini yakından tanımıştır. Makalelerinde ve eserlerinde, bunun izlerini görmekteyiz. İngiliz filozof
Locke ve Fransız eğitimcisi J. J. Rousseau’nun kuramlarından haberdardır, onlardan faydalanmıştır.
Yalnız her noktada onlarla birleşmez. Mesela devrimci cemiyet görüşünde ayrı bir sonuca varır.
Vatan, millet, hürriyet ve istiklal kelimelerini fikir hayatımıza ve edebiyatımıza sokan, bunları bir
sistem halinde ifade eden ilk düşünürümüz, Namık Kemal’dir. Ondan önce bu kelimeler ya ayrı an-
lamlarda kullanılıyor ya da –milliyet ve hürriyet kelimelerinde olduğu gibi- hiç bilinmiyordu. Bunlara
ilk defa Namık Kemal, bugün anladığımız anlamları vermiştir.
(…)
Hikmet Dizdaroğlu, Namık Kemal Hayatı-Sanatı-Eserleri, Varlık Yayınları, İstanbul, 1995.
303