Page 51 - Biyoloji 12 | 1.Ünite
P. 51
Biyoetik çalışmalar; hukuk, felsefe, tıp, ilahiyat, genetik ve biyoloji
gibi bilim dalları ile sürekli bilgi alışverişi yapmaktadır. Biyoetik, bilim- ARAŞTIRMA
sel çalışma ve araştırmalarda nelere izin verilip nelerin yasaklanması İnsan klonlamanın biyogüven-
gerektiğini etik olarak açıklamaya çalışır. Böylece bu konularda belirli lik açısından tehlikeli, biyoetik
açıdan yasak olmasının se-
bir standart oluşturmayı hedeflemektedir. Ancak toplumlardaki farklı
bepleri neler olabilir?
kültürel, hukuksal ve felsefi yaklaşımlar nedeniyle küresel bir standart
Araştırınız.
oluşturmak oldukça zordur. Buna rağmen, 1997 yılında UNESCO’nun
İnsan Genomu ve İnsan Hakları Bildirgesi’ nde üreme amaçlı klonlama
insan onuruna aykırı bulunduğu için yasaklanmıştır.
Hayvanlar üzerinde yapılan klonlama çalışmalarında oluşan klon can-
lıların bağışıklık sistemlerinin zayıf olması ve beklenen yaşam süre-
lerinin kısa olması, klonlama çalışmalarının sonuçlarını tartışılır hâle
getirmiştir. Ayrıca bu çalışmalar insanların da klonlanabileceğini bu du-
rumun da sosyoekonomik ve kültürel bağlamda sakıncalar doğurabi-
leceğini göstermiştir. Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleş-
mesi Türkiye tarafından da imzalanan bir sözleşmedir. Bu sözleşmeye
göre canlı veya ölü insanların kopyalarının oluşturulması yasaklanmış-
tır. Bilimsel çalışmalarda embriyonik kök hücre kullanımı ülkelerin iç
hukuk düzenlemeleri ile sağlanmaktadır. Ülkemizde araştırma amaçlı
insan embriyosu oluşturmak ve embriyoyu araştırmalarda kullanmak
iç hukuk ile yasaklanmıştır.
Genetiği değiştirilmiş organizma ürünlerinin yararlarının yanı sıra insan
sağlığını olumsuz etkileyecek zararları veya risklerinin olduğu da dü-
şünülmektedir. Genetiği değiştirilmiş organizmaların insanlarda birçok
alerjik reaksiyona sebep olduğu görülmüştür. Yapılan bir çalışmada Görsel 1.53: Transgenik soya fasulyesi
alerjik özelliği olduğu bilinen Brezilya fındığından alınan bir gen, besin
içeriğini zenginleştirmesi için soya fasulyesine aktarılmıştır. Ancak bu
genin sentezlediği proteinin Brezilya fındığındaki alerjik proteinlerden
biri olduğu ortaya çıkmış ve transgenik soya fasulyesi geliştirilmesine
son verilmiştir (Görsel 1.53).
Genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkında tartışılan bir diğer konu
da gen aktarımının başarılı olduğu organizmaları seçmek için işaret-
leyici gen olarak kullanılan dirençli genlerin aktarılmak istenen asıl
genle birlikte kullanılmasıdır. Örneğin antibiyotiğe dirençli genlerden
bu amaçla yararlanılmaktadır. Ancak bu genlerin hastalık yapan mik-
roorganizmalara geçmesi durumunda ortaya çıkacak enfeksiyonların
kontrol altına alınması zorlaşacaktır. Transgenik bitki üretiminde kulla-
nılan genlerin doğaya yayılması durumunda ekolojik dengeleri boza-
rak büyük bir tehlike oluşturacağı düşünülmektedir. Genetik yapısı de-
ğiştirilmiş besinlerin toksik olabileceği, bağışıklık sistemi bozuklukları
ile virütik enfeksiyonlara yatkınlık oluşturabileceği belirtilmiştir. Zararlı
böceklere karşı dirençli mısırlarla beslenen sıçanlar üzerinde yapılan
çalışmalar sonucunda akyuvar sayılarında, böbrek ağırlıklarında ve al-
bümin/globülin oranlarında önemli değişmelerin olduğu görülmüştür.
Bu sebeplerden dolayı biyoteknolojik ürünlerin üretiminin ve tüketimi-
nin kontrollü bir şekilde yapılması biyolojik açıdan oluşabilecek birçok
sorunu önleme bakımından oldukça önemlidir.
GENDEN 65
PROTEİNE