Page 166 - DEFTERİM TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10
P. 166
Bağlaç Olan “ki”nin Yazımı
1) Cümle içinde “ki’nin bitişik mi ayrı mı yazılması gerektiği “-ler eki getirilerek de
anlaşılabilir. Eğer anlamda bozulma olmazsa bitişik yazılır. Anlam bozulursa bu “ki” bağlaç
olduğundan ayrı yazılır.
2) Birkaç örnekte “ki” bağlacı kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, illaki,
mademki, meğerki, oysaki, sanki.
3. Etkinlik: Verilen cümlelerde ve dizelerde ki’lerin yazımlarının doğru olup olmadığını
belirleyiniz. Yanlış olanların doğru şekillerini ilgili boşluklara yazınız.
a
Peki, madem ki yeni hayatın yaşantısını doğal ve yeni bir döneme başlangıç olarak
anlıyorsun, o hâlde yirmi yaşında insanların eğlencelerine kırk yaşındakilerin katılmasını
niçin kabul etmiyorsun?
..........................................
b
Karargâhtaki dövüşten sonra, iki gün, sessiz ve durgun, bir köşede oturmuş; şimdi hem
karınlarını doyurmak hem de Zeyno’nun nişanlısından dokunulmazlıklarını sağlamak
için bir çare arıyordu.
..........................................
c
Hayvandan o kadar çok anlıyor, köylülerle konuşurken o kadar becerikli ve kuvvetli bir
adam etkisi veriyorduki İstanbul’da askerliği sırasında baktığı, koşulara alıştırdığı türlü
paşaların namlı atlarından söz etmese bile yine, bu önemli yeri hemen alacaktı.
..........................................
ç
“Beni tanıyamadınız mı?” dedi. Meğer ki bundan altı sene evvel Ahmet Beylerin
Meram’daki bağında rast geldiğim bir yazarmış.
..........................................
d
Çocuğuna bir lokma ekmek bile sağlayamayan bu sonsuz çalışmanın ona zora ki ve
angarya olacağını Ramazan bile çok geçmeden anladı.
..........................................
e
Fakat küçük, ömründe ilk defa anası ile Şaban amcaya karşı duyduğu sevgiden başka bir
nedenle, sanki düşünsel bir anlayışla, hayatını anlattığı adamla bir zaman sonra ne dille
konuştuğunu hemen hemen unuttu.
..........................................
f
Uzun kirpikleri, uzun bıyıkları tozdan bembeyazdı; başındaki kefiye, arkasında ki aba
beyazdı; yüzü terle yoğurulmuş tozdan bir maske ile örtülmüştü ve güneşin ışığını
aldıkça üstünden yeşil, kırmızı, eflatun gölgeler uçuyordu.
..........................................
164