Page 49 - Türk Dili ve Edebiyatı
P. 49
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9
SAFİYE: (Bir an sonra sıyrılır) Haydi git kızım.
SEVDA: Niçin böyle oluyor anne?
SAFİYE: Ne?
SEVDA: Her şey..
SAFİYE: Bir şey olduğu yok. Haydi, git sen, geç kalma.
SEVDA: (Ölçülü) Özcan şey diyormuş mahallede...
SAFİYE: (İşiyle uğraşır) Evet?
SEVDA: “Benim büyük babam paşa” diyormuş.
SAFİYE: (Elleri durur, ama geri dönmez) Şaka yapmıştır.
SEVDA: Yemin etmiş.
SAFİYE: (Sinirli) Etmez.
SEVDA: “Annem babam ölsün ki” demiş.
B. ANNE: Uşaklar!.. (El çırpar. Sessizlik)
SAFİYE: (Döner, kızı ile bakışırlar) Sahi, niçin böyle oluyor? (Oturur, ne yapacağını şaşırmıştır. Sevda
kapıya yürür)
B. ANNE: Sen mi geldin? Dur orada, yaklaşma. (Süzer) İsmin ne?
SEVDA: (Ciddi, yumuşak) Sevda.
B. ANNE: Pek te şatafatlı.. Sana daha münasip bir isim bulmalı. Küçük hanıma söyle, öğle yemeğinde
misafir gelecek. Gümüş takımları çıkarsın.
SEVDA: Söylerim.
B. ANNE: Yaldızlı tabakları.
SEVDA: (Sade, tabii) Başüstüne.
B. ANNE: Ne yemek var acaba?
SEVDA: Patates.
B. ANNE: Güzel. Başka?
SEVDA: (Samimi) Daha ne olsun?
B. ANNE: (Vakur, gülümser) Çocuk sen de, pek tecrübesizmişsin. Hiç öyle şey olur mu? (Tarık tekrar
mutfağa girer. Yüzü sabunlu, elinde tıraş takımı, aynı havlu) Peki kızım, haydi sen çekil artık. (Ağır başlı)
Teşekkür ederim. (Sevda sokak kapısından çıkar)
SAFİYE: Ne oldu;
TARIK: Canım sıkıldı tek başıma orada. Kukumav kuşu gibi.
SAFİYE: Dikkat et, bir şey devirme.
TARIK: Devirmem. (Musluğa yerleşir, tıraş olur)
SAFİYE: Yine o ucu delik çorabı giymişsin.
47