Page 27 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | 2.Ünite
P. 27
Hikâye
5. Elvanlar’da ihtiyar bir kılavuz aldık. Köyün bir kısmı yanmış, perişan, herkes fersiz ve şaşkın gözlerle
kamyon denilen canavarın lüzumsuz gürültüsüne bakıyordu. Herkesin ruhunda sonu gelmeyen
ezilişin, açlığın, her günün gizli felaket ihtimallerinin yoğurduğu ümitsizlik ve ilgisizlik vardı.
Bu paragrafta bulunan isimlerin özellikleri hakkında neler söylenebilir?
................................................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................................................
.................................................................................................................................................................................................
6. Tablodaki metinlerde kullanılan anlatım tekniklerini belirleyerek ilgili yerlere yazınız.
Metin Anlatım Teknikleri
Büyükçe lambamız misafirin yanında. Başka lambamız da yok. Babam,
mutfakta kullandığımız idare kandili ile çalışabilecek mi? Ben suçluyum,
babam da hiç sesini çıkarmıyor. “Ben sana söyledim, benim sözümü din-
lemedin” dese, ben de “Evet, suç bendedir!” desem, yahut yalnızca “Suç
benimdir, senin sözünü dinlemedim” diyebilsem, gidip rahat yatacağım.
Memduh Şevket Esendal, Ana Baba
— İyice yorulmuşsun.
— Ehh!
— Bu taraflarda mı oturuyorsun?
— Şurada, ileride, Kısıklı’da.
— İstanbullusun galiba?
— Üsküdarlı.
— Yaaa! Ben de Üsküdarlıyım.
Nezihe Meriç, Umut, Fakirin Ekmeği
7. Kasa yapımında çalışan kaportacı arkadaşı, sabah akşam karşısına geçip de, inatlı, sabırlı, ona
bunu öğretmeye kalkana dek, önemsiz bir iş yapmakta olduğunu bilmezdi. Kendisi için önemliy-
di, güzeldi, iyiydi. En iyi bildiği işti.
Atlı araba, kamyon kasalarını süslüyordu. Yeşiller, sarılar, maviler, kırmızılar, akarsular, göller, dağlar
ve karanfiller onun da içini süsler, günlerini güzelleştirirdi. Bu, arabaları, kamyonları sürenleri de
sevindiriyor olmalıydı. Yoksa önünde neden sıraya girsinler, neden, gölün içinde bir kuğusu da
mutlaka olsun, desinler?
Adalet Ağaoğlu, Karanfilsiz
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) III. kişili anlatıma başvurulmuştur. B) Hâkim bakış açısıyla yazılmıştır.
C) Neden-sonuç ilişkisi kurulmuştur. D) İç konuşma tekniğine yer verilmiştir.
E) Soru yoluyla düşündürme yoluna gidilmiştir.
65