Page 7 - Coğrafya 12 | 4.Ünite
P. 7
saat
Canlılar; beslenme, büyüme, üreme gibi yaşamsal aktivitelerle varlıklarını ve nesillerini devam ettirir. Bu-
nunla birlikte canlılar yaşamlarını devam ettirebilmek için su, oksijen, karbondioksit ve azot gibi maddelere
ihtiyaç duyar. Ekolojik öneme sahip bu maddeler madde döngüleri ile yenilenir. Bu özellik, ekosistemlerin
yenilenerek devamlılığını sağlar. Ancak doğanın kendisini yenileyebilmesinin de sınırları vardır. Bu sınır-
ların başında ekosistemdeki canlı sayısı gelir.
Bir alanın canlı yaşamını destekleyebileceği en fazla birey sayısı taşıma kapasitesi olarak adlandırılır.
Taşıma kapasitesinin üzerine çıkıldığında ekosistemde bozulmalar görülür ve çevre sorunları ortaya çıkar.
Taşıma kapasitesi mevcut kaynak miktarı ile canlı sayısı arasındaki ilişkidir. Örneğin bir otlak alanında
aşırı hayvan otlatılması ile taşıma kapasitesinin üzerine çıkılmış olur. Bu durum, bitkilerin kendilerini ye-
nileme hızından daha hızlı tükenmesine, çayırların seyrelip erozyon sonucunda toprakların kaybedilmesine
neden olur.
1 2 Doğal Kaynakların Bilinçsiz Kullanımı ve Çevre Sorunları
İnsanoğlu ihtiyaçlarını karşılamak için doğal çevrenin olanaklarından yararlanır. Sanayi faaliyetlerinin ge-
lişmesi ve son yüzyılda yaşanan hızlı nüfus artışı doğal kaynakların tüketimini artırmıştır. Doğal kaynakla-
rın kullanımı üzerindeki aşırı baskı, doğal kaynakların sınırsızmış gibi algılanıp bilinçsizce tüketilmesi ve
atıkların doğal ortamlara bırakılması çevre sorunlarının yaşanmasına yol açmıştır. Hava, su ve toprak gibi
ortamlarda artan çevre kirliliği insan ve diğer canlıların yaşamı için tehlike oluşturmuştur.
Ekonomik faaliyetler doğal kaynak kullanımını gerektirir. Bu doğal kaynaklardan biri de kendini yenileme
özelliğine sahip olan ormanlardır. Ormanların kendini yenileme hızından daha hızlı tüketilmesi ormanları
sınırlı ve tükenebilir bir kaynak hâline getirir. Ormanların kereste elde etmek, yerleşme ve tarım alanı aç-
mak gibi nedenlerle tahribi, bu doğal ortamın giderek yok olmasına yol açar.
Günümüzde insanların tükettiği proteinin önemli bir kısmı balıklardan ve kabuklu deniz hayvanlarından
karşılanır. Okyanus ve denizlerdeki balıklar endüstriyel balıkçılık denilen aşırı avlanma nedeniyle giderek
azalmış ve bazı türler de yok olmuştur. Balıkların üreme hızından daha fazla sayıda balık avlanması deniz-
lerde aşırı baskı oluşturarak doğal kaynağın tükenmesine yol açmıştır.
Hava, su ve toprak kendisini yenileme özelliğine sahip doğal ortamlardır. Ancak bu ortamlar, kendilerini
yenileme hızı ve miktarı üzerinde kirletici ile karşılaştığında ortam bozulmaları ve çevre sorunları oluşur.
Bir su ortamı, az miktardaki kirletici madde karşısında kendi kendini temizleme kapasitesine sahiptir. Su
döngüsü ekosistemde suyun tekrar kullanılabilir olmasını sağlar. Ancak akarsu, göl ve deniz gibi su ortamı
içine suyun temizleme kapasitesi üzerinde kirletici madde atılırsa su kirliliği ortaya çıkar. Başlıca su kir-
leticileri; yerleşim birimlerinin kanalizasyon ve katı atıkları, sanayi faaliyetleri sonucu açığa çıkan zehirli
atıklar, tarımsal ilaç ve gübrelerdir (Görsel 1.3, Görsel 1.4, Görsel 1.5).
Görsel 1.3, görsel 1.4 ve görsel 1.5: Su kaynaklarının katı ve sıvı atıklarla kirlenmesi canlıların yaşamını tehlikeye
sokmakta, bazı canlıların neslinin tükenmesine neden olmaktadır.
199