Page 10 - Türk Dili ve Edebiyatı
P. 10

9         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI








                  — Baba sen merhametini öteki çocuklarına saklasan daha iyi edersin, bakalım akıbetleri ne ola-
               cak? dedi.
                  Fikret, söylediği gibi iki hafta sonra Adapazarı’na gitti. Hayriye Hanım dolapları son bir defa altüst
               ederek kızına üç beş parça eşya bulmak istedi. Fakat genç kız bunları hakaretle reddetti. Kezalik aile-
               sinden kimsenin Adapazarı’na kadar kendisine refakat etmesine razı olmadı...
                  — Ben bu evden bir hizmetçi gibi çıkıyorum... Teşrifata lüzum yok, dedi.

                  Gideceği gün yalnız babasıyla Ayşe’nin Haydarpaşa İstasyonu’na kadar beraber gelmelerine razı
               oldu.

                  Evden çıkarken kardeşlerine veda etmedi, ağlayarak boynuna sarılmak isteyen annesini sinirli bir
               hareketle göğsünden itti...
                  Yalnız tren yürümeye başladığı zaman babasının gözlerindeki dilsiz ve ümitsiz elemden biraz rik-
               kate gelir gibi oldu. Vagonun penceresinden eğilerek:
                  — Üzülme baba, dedi. Pek darda kalırsan bana gelirsin... Sana kendi evladım gibi bakarım.

                  Ağacın yapraklarından biri böylece kopup gitmiş oluyordu.
                  Şevket, evdeki eğlenceli hayatı sürdürebilmek için banka kasasından gizlice para alır. Parayı ye-
               rine koyamaz. Hapse düşer, böylece ağacın ikinci yaprağı da düşer. Şevket’in hapse düşmesiyle Fer-
               hunde evi terk eder.
                   Leyla kendisini zengin bir Suriyeli olarak tanıtan Abdülvehhap Bey ile nişanlanır. Fakat Abdülveh-
               hap Bey ile Necla evlenir, Suriye’ye giderler. Böylece ağacın üçüncü yaprağı da düşer.
                  Necla, Beyrut’ta hayallerini süsleyen saray yerine tavuk kümesini andıran bir eve iner. Abdülveh-
               hap Bey’in oldukça fakir bir insan olduğunu anlar. Üstelik iki de karısı vardır. Necla dönmek için ba-
               basından defalarca izin ister fakat Ali Rıza Bey, bu istekleri reddeder.
                  Leyla, zengin ve evli bir avukatla yakınlaşır. Durumu öğrenen Ali Rıza Bey, Leyla’yı evden kovar.
               Böylece dalın son yaprağı da kopmuş olur. Ali Rıza Bey rahatsızlanır, felç geçirir. Leyla, avukatın Tak-
               sim’de tuttuğu eve yerleşir. Bir süre sonra hastalanan Leyla, eve dönmek ister. Ali Rıza Bey, Leyla’nın
               eve dönmesini kabul eder ama kendisi evden ayrılır. Adapazarı’na, kızı Fikret’in yanına gider. Fik-
               ret’in mutsuz olduğunu görür. İstanbul’a döner ama eve gitmez, sokaklarda dolaşır. Hastalığının
               derecesi artar, eski bir arkadaşının yardımıyla hastaneye kaldırılır. Uzun bir süre hastanede yatar.
               Bir gün Hayriye Hanım ile Leyla hastaneye gelirler, Ali Rıza Bey’i hastaneden çıkarıp Taksim’deki eve
               götürürler. Ali Rıza Bey, orada iyileşir. Hayatlarını Taksim’deki bu evde sürdürürler.

                                                                          Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü






                 Metinde Geçen Bazı Kelime ve Kelime Grupları
               arız olmak: Gelip çatmak.                     rikkat: Acıma duygusu, yumuşaklık.
               iktifa etmek: Yetinmek.                       sirayet etmek: Geçmek, bulaşmak.
               kezalik: Aynı şekilde.                        sofa: Oda kapılarının açıldığı salon.




            8
   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15