Page 111 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 111
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
54 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı
Kavram Öğretimi
4. ÜNİTE : DESTAN/EFSANE > Sözcük Grupları >Sıfat Tamlaması
Kavram : Sıfat Tamlaması
Genel Beceriler : Bilgi Okuryazarlığı Becerisi, Yaratıcı Düşünme ve İnovasyon Becerisi
Alan Becerileri : Okuma Becerisi
Çalışmanın Adı DİLİMİZİN ZENGİNLİĞİ 20 dk.
Çalışmanın Amacı Metinde yer alan sıfat tamlamalarını tespit edip bunların özelliklerini açıklayabilme.
Yönerge: Aşağıdaki metni okuyunuz ve görselleri inceleyiniz. Metinden ve görsellerden hareketle so-
ruları cevaplayınız.
I.Metin
İSTANBUL’UN KURULUŞ EFSANESİ
(…)
Yunanistan’daki Megaralılar yeni bir şehir kurmak istemektedir. O zamanki geleneklere uyarak
Delphoi (Delfoi)’deki Apollon Tapınağı bilicisine akıl danışırlar. Bilici de onlara şöyle der:
“Gidin, yeni şehrinizi Körler Ülkesi’nin karşısında kurun.”
Bu Körler Ülkesi neresidir, bu konuda bir bilgi vermez. Zaten, Megaralılar da sormazlar. Tanrısal
sırları fazla eşelememek gerekir. Gidip kendileri bulmalıdırlar o ülke neresiyse.
Uzatmayalım, epeyce uzun süren bir yolculuktan sonra, İstanbul’un günümüzdeki Sarayburnu kıyı-
larına varırlar. Hepsi de buranın güzelliği karşısında büyülenmiş gibidirler sanki. Derken, Anadolu
yakasındaki Khalkedon (Kalkedon)’a (Kadıköy) ilişir gözleri. Burası yirmi yıl kadar önce yine Me-
garalılar tarafından kurulmuştu. Yeni gelen göçmenlerin önderi Byzas (Bizas) şöyle der arkadaşla-
rına:
“Körler Ülkesi adı verilen yer şu karşı kıyıdaki şehir olmalı mutlaka. Böylesine güzel bir yer durur-
ken, bu güzelliği göremeyip de karşıda şehir kuranlara kör denmez de ne denir?
II.Metin
KIZ KULESİ
(…)
Derler ki, Bizans imparatorlarından birinin bir tek kızı varmış. Bir gün biliciler, imparatora kızının
bir yılanın sokması sonucunda öleceğini söylemişler. İmparator (bunun, İstanbul’un gerçek kurucu-
su Büyük Konstantin olduğu söylenir), kızını bu kötü yazgıdan
korumak için denizin orta yerinde bir kule yaptırmış ve oraya
kapatmış yavrucağı. Eh, artık yılan da yüze yüze kuleye gidecek
değil ya! İmparator, kızına her gün saraydan yiyecekler, içecek-
ler, meyveler gönderirmiş. Böylece yıllar geçmiş; kız, denizin
ortasındaki hapishanesinde serpilip gelişmiş. İmparator günün
birinde nefis yemeklerin yanı sıra, bir sepet de üzüm göndermiş.
Meğer o sepetin içinde -nasıl, nereden girmişse girmiş- bir yılan
üzümlerin arasında çöreklenip beklemiyor muymuş? Prenses-
cik, sepetin kapağını açar açmaz yılan kızı elinden sokuvermiş.
Kızcağız da o anda hayatını kaybetmiş. İşte, kuleye de o yüzden
Kız Kulesi denirmiş.
Derman Bayladı, Efsaneler Dünyasında Anadolu
(Metinler, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
108