Page 115 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 115

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
         56      TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10                              Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı
                 Kavram Öğretimi
          5. ÜNİTE    : ROMAN > Roman > Servetifünun Dönemi Romanı
          Kavram      : Roman
          Genel Beceriler  : Bilgi Okuryazarlığı Becerisi
          Alan Becerileri  : Yazma Becerisi

          Çalışmanın Adı          SERVETİFÜNUN DÖNEMİ ROMANININ ÖZELLİKLERİ                      20 dk.
          Çalışmanın Amacı  Metinden yola çıkarak Servetifünun Dönemi romanının genel özelliklerini tespit edebilme.


          Yönerge: Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.


                                              KIRIK HAYATLAR
           (…)
           Yukarıya çıkarılırken, “Hayır, aşağıda kalacak!” denilerek merdiven ayaklarına bırakılmış iskem-
           leler, bohçalar; hamalların yanlışlığı sonucu en üst kata kadar çıkarılan, içinde kim bilir ne karışık
           şeylerle dolu çamaşır sepetleri, evde basılacak yer bırakmamıştı.
           ÖMER BEHİÇ
           İç Hastalıkları Uzmanı

           Evet, ev bununla bütünlenmiş olacaktı. Onu, hazırlanan yeni yerine kendi eliyle koyacaktı. Karısına:
           “İşte her şeyden önce yapılacak bir iş!” diyordu. Sonra çocuklarına: “Haydi” dedi, “Siz de önüme
           düşün, bana yardım edersiniz.”
           Bu levha onun tüm yaşamının özü, varlığının kanıtı yerindeydi. Adının altına o yarım satırlık tüm-
           ceyi yazabilmek için nasıl yorucu, yıpratıcı yaşam aşamalarından geçmiş; ara sıra umutları kırılarak,
           artık çalışmaya güç bulamayarak aylarca süren bitkinliklerden sonra yeniden uğraşmak, çalışmak,
           bu boş yaşamı bir şey olmakla doldurmak için uyanan isteklerinden meydana gelen o uzun uğraşılı
           yıllar dizisini nasıl sıkıntı ve eziyetlere göğüs gererek sürüklemişti!
           Ömer Behiç, küçük bir memurun oğluydu; çocukluğunda öğrenimi düzgün geçmemişti. Babası, her
           mevsimi İstanbul’un başka bir yerinde geçiren kiracılardan biriydi. Bu nedenle de çocuk, kentte ev
           değiştikçe okul değiştirirdi. Oldukça büyümüş bir yaşa kadar babasının her dediğine ses çıkarmadan
           “peki” diyen Ömer Behiç, bir meslek seçme zamanı gelince kendi isteğinden başka bir şeyi dinlemez
           olmuştu. O zamana kadar boyun eğen ve uysal yaratılışından başka bir şeyini bilmedikleri bu çocu-
           ğun birdenbire kişiliği ortaya çıkıvermişti.
           Doktor olacaktı. Babası, tanıdık bir devlet memurunun yardımıyla onu İçişlerine ya da Maliye’ye
           yerleştirmeyi düşünmüştü. Ömer Behiç’e devlet örgütlerindeki bütün ilerleme olasılıkları, çok par-
           lak düşlerin çekiciliğiyle birçok kez anlatılmıştı. Babası konuşurken o, hep somurtarak dinler dinler,
           sonunda artık kandırıldığına inandıkları bir sırada başını kaldırarak karşılık verirdi : “Ben, doktor
           olacağım!”

           Bir gün eve hiç umulmayan bir haberle geldi: “Ben, okula girdim!” Evdekilerin hiç birine bildirme-
           den kendi işini kendi görmüş, en sonunda tıp fakültesine girmeyi başarmıştı.

           (…)
                                                                            Halit Ziya Uşaklıgil, Kırık Hayatlar
                                                                        (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)













          112
   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119   120