Page 5 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 6.Ünite
P. 5

TİYATRO





            KARAGÖZ  : İşte ben de öyle yaptım.
            HACİVAT     : Sen ne yaptın?
            KARAGÖZ  : Ben de çaydanlığı okuttum geldim.
            HACİVAT     : A birader, çaydanlık okur mu?
            KARAGÖZ  : Semaver okur da çaydanlık okumaz mı?
                          [………………………]
            HACİVAT     : Allah iyilik versin!
                          [………………………]
            HACİVAT     : Karagözüm, ben sana bir şey söyliyeceğim.
            KARAGÖZ  : Söyle bakalım!
            HACİVAT     : Bilmece bilir misin?
            KARAGÖZ  : Maşallah!
            HACİVAT     : Efendim?
            KARAGÖZ  : Maşallah!
            HACİVAT     : Demek bilirsin?
            KARAGÖZ  : Zâhir!
            HACİVAT     : Yaa!
            KARAGÖZ  : Elbet. Bilmece demek ben demek, ben demek bilmece demek. Söyle bilmeceni, al cevabını!
            HACİVAT     : Peki, Karagözüm, bir tane söyleyim.
            KARAGÖZ  : Söyle bakalım.
            HACİVAT     : Efendim, “Sokakta aldım bir tane, evde oldu bin tane”. Nedir o, bil.
            KARAGÖZ  : Onu bilirim yahu!
            HACİVAT     : Nedir efendim?
            KARAGÖZ  : Tahtakurusu.
            HACİVAT     : Hay Allah müstehakkını versin, Karagözüm! Tahtakurusu olur mu?
            KARAGÖZ  : Sokakta bir tane al da bak, evde on bin tane olur.
            HACİVAT     : Benim söylediğim bilmece “nar”.
            KARAGÖZ  : Haaa, nar. (Güler.) he he he!
            HACİVAT     : Bir daha söyleyim bakayım.
            KARAGÖZ  : Söyle bakalım.
            HACİVAT     : Efendim, “Çınçınlı hamam, kubbesi tamam, bir gelin aldım, babası imam”.
            KARAGÖZ  : Onu bilirim.
            HACİVAT     : Kim o?
            KARAGÖZ  : Bizim mahallenin imamı.
            HACİVAT     : A Karagözüm, öyle değil efendim; bu benim söylediğim başka bir şey. Canlı değil, lâkin
                         canlı gibi-efendime söyleyim- çalışır.
            KARAGÖZ  : Canlı değil de canlı gibi çalışır, canlı gibi, canlı gibi… Bildim, Hacivat!
            HACİVAT     : Efendim, nedir bu?
            KARAGÖZ  : Hamamın kurnası.
            HACİVAT     : Hay Allah müstehakkını versin! Yahu efendim, buna “saat” derler saat!
            KARAGÖZ  : Yahu, bu şimdi hamamın kubbesi mi oldu?
            HACİVAT     : Zâhir!... Karagözüm, sen haniya “Bilmece biliyorum” dedin ya?
            KARAGÖZ  : Biliyordum ama unutmuşum.
            HACİVAT     : Bir kere daha söyliyeceğim.
            KARAGÖZ  : Söyle bakalım.
            HACİVAT     : Efendim “Yer altında kırmızı minare”.






                                                                                                           217
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10