Page 7 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 6.Ünite
P. 7

TİYATRO





            HACİVAT     : Efendim, kapıyı çalarız.
            KARAGÖZ  : Evet.
            HACİVAT     : Kapıyı çalarız.
            KARAGÖZ  : Neye çalıyoruz kapıyı?
            HACİVAT     : Efendim, yani kapıyı açsınlar diye.
            KARAGÖZ  : Ben de zannettim, kapıyı şöyle [………] çalacaksın.
            HACİVAT     : Efendim, bize kapıyı açarlar.
            KARAGÖZ  : Açarlar.
            HACİVAT     : “- Buyurun!” derler değil mi?
            KARAGÖZ  : Ya demezlerse?
            HACİVAT     : Canım, derler. Efendim, gider misafir odasında otururuz.
                          (...)
            HACİVAT     : Efendim, yemek vakti gelip de yemek yedirecekleri zaman,
                         evvel be-evvel yemek odasının ortasına bir şey sererler. Ne
                         sererler, Karagözüm?
            KARAGÖZ  : Yemek odasının ortasına mı?
            HACİVAT     : Evet.
            KARAGÖZ  : Çamaşır sererler.
            HACİVAT     : Canım, ne münasebeti var?
            KARAGÖZ  : Sokakta yağmur, yağış olur, kurusun diyerekten.
            HACİVAT     : Hayır efendim, sofra kurarlar.
            KARAGÖZ  : Haa, sofra kurarlar.
            HACİVAT     : Sofranın üstüne dört ayaklı ne korlar?
            KARAGÖZ  : Komşunun köpeğini korlar.
            HACİVAT     : Tuu, Allah müstehakkını versin, Karagözüm! Ne ağzı bo-
                         zuk adamsın!... Efendim, işkembe korlar.
            KARAGÖZ  : İşkembe korlar.
            HACİVAT     : İşkembe korlar. İşkembenin üstüne tekerlecik, yuvarlacık
                         bir şey korlar. Ne korlar?
            KARAGÖZ  : Tekerlecik, yuvarlacık.. [………] korlar.
            HACİVAT     : Hayır efendim, sini korlar.
            KARAGÖZ  : Beni ne kosunlar, seni korlar.
            HACİVAT     : Efendim, sini korlar.
            KARAGÖZ  : Tepelerim vallahi, seni korlar.
            HACİVAT     : Canım, Karagözüm, sini korlar.
            KARAGÖZ  : Lâzımsa beni komazlar, seni korlar.
            HACİVAT     : Karagözüm, yani tepsi korlar.
            KARAGÖZ  : Ee, korlar.
            HACİVAT     : Onun etrafına –efendime söyleyim- kaşıklar, -efendime
                         söyleyim- ekmekler ve havlular dizilir.
            KARAGÖZ  : Dizilir.
            HACİVAT     : Misafirler de etrafına oturur.
            KARAGÖZ  : Oturur.
            HACİVAT     : Evvel be-evvel ortaya sıcacık, suluca bir şey korlar. Ne kor-
                         lar bakayım?
            KARAGÖZ  : Sıcacık, suluca… sıcacık, suluca… Bildim, Hacivat!
            HACİVAT     : Ne korlar?






                                                                                                           219
   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12