Page 130 - MÜZE EĞİTİMİ (seçmeli 9,10,11 ve 12. sınıflar)
P. 130
MÜZE EĞİTİMİ MÜZECİLİĞİN TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ
toplum arasında bir ilişki kurulmuştur. Ancak yeni devlet, bu noktada tarihe
ve geçmişe de sırtını dönmeden yeni bir sosyal gelişim anlayışı benimsemiş-
tir. 1950 sonrasında ICOM Türk Millî Komitesi’nin oluşturulmasıyla Türkiye’de
müzecilik, yeni bir anlayış ile gelişmeye devam etmiştir. Müze yapılarının ge-
lişimi hızlanmış, sergileme, ışıklandırma ve sunum teknikleri çağdaş anlayışa
göre düzenlenmeye başlamıştır.
1980 sonrasında ise özel müzeler açılmaya başlamıştır. Türkiye’deki ilk özel
müze “Sadberk Hanım Müzesi”dir. Özel müzeler İstanbul, Ankara, İzmir gibi
üst gelir grubunun daha fazla olduğu büyük kentlerde yaygınlaşır.
3.2.4. Atatürk’ün Türkiye’deki Müzeciliğe Olan
Katkıları
Millî kültürümüzün sergilendiği müzelerin çoğalması ve yurt çapında yaygın-
laşması 1920’li yıllardan sonra Atatürk’ün bu konuya verdiği önemin bir so-
nucudur. Atatürk’e göre bir millet, etkilenmekten kurtulup etkileyici duruma
gelirse tam bağımsız olabilir. Ulusal birliğe ulaşabilmek, tarihimize ve kültürel
değerlerimize sahip çıkmakla sağlanır. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren
eski eserlerin korunması, belgelenmesi ve sergilenmesi titizlikle takip edil-
miştir. Türk medeniyetinin geçmişine büyük önem veren Mustafa Kemal Ata-
türk, Türk müzeciliğiyle bizzat ilgilenmiştir. Onun “Bir vatanın sahibi olmanın
yolu, o topraklarda yaşamış tarihî olayları bilmek, doğmuş uygarlıkları tanı-
mak, sahip olmaktan geçer.” sözü müzecilik anlayışının özünü yansıtmaktadır.
(Görsel 3.47).
Görsel 3.47: Atatürk’ün Gâvur Kalesi kazı alanını ziyareti, Haymana, Ankara
128