Page 14 - İKİ BOYUTLU SANAT ATÖLYE 12
P. 14
Görme ve Algı
Görmek: TDK sözlüğünde, “Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek” şeklinde
açıklanan görme olayı, gözün ışık yardımı ile dünyayı algılaması eylemidir. “Her imgede bir görme
biçimi saklıdır” diye belirten John Berger; “Görme konuşmadan önce gelmiştir. Çocuk konuşmaya
başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir.” demektedir “Görme Biçimleri” adlı kitabında.
Dolayısıyla, Resim sanatında “görmek”, ilk ve en önemli koşuldur.
Göz; karmaşık fakat son derece mükemmel işleyen bir mekanizmaya sahiptir. Görme, ışık
sayesinde gerçekleşir. Görmek için az veya çok ışığa ihtiyaç duyulur. Görme olayını sağlayan göz,
ışık uyarımlarını belirli işlemlerden geçirerek algılamayı sağlar. Gözün en dış kısmı beyaz renkli,
parlak ve dayanıklı sert tabakadan oluşur. Işık; önce buradan geçerek saydam tabakaya, daha
sonra da göz merceğine gelir. Göz merceği de bu ışınları ağ tabaka (retina) üzerinde toplanacak
şekilde kırar. Ağ tabaka gözün en önemli ögesidir. Onu fotoğraf makinesindeki çok duyarlı bir
objektife benzetebiliriz.
Bir nesnenin büyüklüğü, genellikle o nesnenin retina üzerindeki izdüşümünün nispi
büyüklüğüne uygun düşmez. Örneğin; uzaktaki bir otomobilin retina üzerindeki optik izdüşümü,
gözlemciye yakın olan bir mektup kutusunun optik izdüşümünden daha küçüktür. Yine de biz bu
otomobili normal büyüklüğünde görürüz. Daha önce biçimi öğrenilmiş olan nesne, hangi konumda
ve uzaklıkta görülürse görülsün, bilinen biçimiyle algılanır. Örneğin; karşıdan görünen bir masanın
yüzeyinin elips biçiminde görünmesine rağmen (Görsel 1.7 ve Görsel 1.8), gerçekte yuvarlak olduğu
herkes tarafından bilinir. Geçmiş deneyimler ve beynin yorumlama yetisi olmasaydı; nesneler, o
anki konumuyla ve deforme olmuş biçimiyle görülecek, içinden çıkılmaz bir durum söz konusu
olacaktır. Dıştan gelen bir etkinin göze ulaşması, görme işleminin tamamlanması ve görüntünün
zihne teslim edilmesi ile bu etki duyum hâline gelir. Bu etkinin bilincine varıldığı andan itibaren,
nesne artık algılanmış olur. Algı ile nesnenin öz niteliğine ulaşılır. Düşünme eylemi de algılama
sonucunda gerçekleşir. Algılama olmadan düşünme de gerçekleşmez. Görselleşmiş düşüncenin
gerçekleşmesi için de görsel algıya ihtiyaç vardır. Algılamayla beyne ulaşan görüntüler, sadece
bir görüntü olarak değil; aynı zamanda o nesnenin içsel yapısını da beyne ulaştırır ve kaydeder.
Bir duyumun algıya dönüşebilmesi için, daha önce bellekteki verilerle karşılaştırılıp zihnin bu
duyumla ilgili bölümlerine kaydedilmesi gerekmektedir.
Görsel 1.7: Masanın elips şeklinde görünümü Görsel 1.8: Masa yüzeyi
12