Page 16 - İKİ BOYUTLU SANAT ATÖLYE 12
P. 16

Biçim,  en  basit  tanımıyla  “bir  şeyin  şekli”  anlamına  gelir.  Evrende  var  olan  her  şeyin  bir
                 biçimi  vardır.  Biçim  dediğimizde  aklımıza  ilk  gelen,  nesnenin  dış  görünümü  olsa  da  aslında
                 nesnenin  iç  ve  dış  yapısı  yani  bütünü  söz  konusudur.  Biçim  (form);  bir  özün,  bir  gerçekliğin
                 şekillenmesidir,  somutlaşmasıdır.  Sanat;  çevremizi  saran  bu  doğal  formlardan  yola  çıkar,
                 onlardan  faydalanır.  Ama  sonuç  farklıdır.  Bu  formlar  değişime  uğrayacak,  başkalaşacaktır.
                 Peki, bu formlar sanatta neden değişime uğrar, bu değişim sanatçıdan sanatçıya neden farklılık
                 gösterir? Doğadaki nesne, özüyle ve dış görünümüyle objektif bir nesnedir. Her insan, bu nesneyi
                 kendi tecrübeleri, birikimleri doğrultusunda algılayacaktır. Her sanatçının da kendine has  bakış
                 açısı ve algılayışıyla yaratımlarında özgün formlar ortaya çıkacaktır. Her birinin özü, özgün bir
                 tavırla eserlere yansıyacaktır. Sanatçı, yaşamla kurduğu ilişki doğrultusunda eserinde bir şeyleri
                 değiştirir,  özgünleştirir,  ona  kendi  yorumunu  katar.  Sanatsal  faaliyetin  amacı  gerçeği  yeniden
                 şekillendirmektir.  Sanat  yapıtında,  görünenin  altında  yatan;  görünmeyen  gerçekleri  ortaya
                 çıkarmaktır. Yani sanattaki biçim, doğa biçimlerinin yorumlanarak öze ulaşıldığı, görünmeyenin
                 gösterildiği bir biçimdir. Artık üretilen biçim doğanın biçimleri olmaktan çıkmış, sanatçının özgün
                 biçimleridir. Sanatçı; yapıtın kendi içerisinde dengeli bir biçim kurmak, bunu yaparken de yeni bir
                 gerçekliğe, öze ulaşmak ve kendisini en iyi şekilde ifade etmek, bazen de düşünce dünyasına
                 ait bir sembol meydana getirmek için taklitten uzaklaşır. Bu yüzden de nesneler, bazen kendi
                 anlamları dışında başkalaşmış, deforme ve stilize edilmiş bir şekilde çizilir. Sonuç olarak resim
                 olarak aktarılan her biçim, ister doğaya bağlı olsun ister doğadan uzaklaşmış, geometrikleşmiş,
                 değişmiş olsun, soyutlanmış biçimdir. Böylece doğa biçimleri yeni bir öze ve biçime kavuşmuş
                 olur.


                 Öz ve Biçim


                    Öz  ve  biçim,  birbirleri  ile  etkileşim  içinde  bir  bütünü  oluşturan  temel  unsurlardır.  Form;
                 bir  nesnenin  algılanabilir,  somut  olan  yönüdür.  Nesnenin  bir  de  özü  vardır.  Öz,  görünenin
                 arkasındakidir. Özün biçim, biçimin de öz üzerindeki etkileri yadsınamaz. Birbirleriyle karşılıklı
                 etkileşerek, yenilenip gelişirler. Yaratıcı süreç sonucunda ortaya çıkan sanat yapıtı biçim ve özün
                 oluşturduğu bir bütündür. Sanatçı var olan formlardan yola çıkarak sanatsal bir form oluşturur.
                 Konularının  aynı  olmasına  karşın,  farklı  biçimsel  özellikler  gösteren  sanat  yapıtlarının  özü  de
                 farklı olacaktır. Konu ve öz birbirine çoğu zaman karıştırılır.
                    Yaşanılan toplumda, değer yargıları ile dönemsel olan biçim ve öze ilişkin değişmeler sanatçıyı
                 etkiler. Dönemin belirli bir sanat anlayışı vardır. Farklı dönemlerde aynı konular ele alınsa da
                 ayrı anlamlar doğacaktır. Konu ancak sanatçının tutumuyla öz aşamasına yükselebilir. Çünkü
                 öz, yalnız neyin sunulduğu değil; nasıl sunulduğu, nasıl bir ortamda, ne derece toplumsal ve
                 bireysel bir duyarlıkla sunulması demektir. Bunun için biçimsel değişim şarttır. Bu da stilizasyonu
                 ve deformasyonu gerektirir. Deforme olan biçim de yeni bir öze sahiptir. Anlam yüklenen nesne,
                 yeni biçimiyle artık sanat nesnesi olmuştur.
                    Sanatçı, taklitten uzaklaşırken muhakkak bir amacı vardır. Nesnelerin kimi zaman şu veya
                 bu şekilde olmalarından başka, değişmiş ve bozulmuş olarak çizilmesinde de mutlaka bir neden
                 vardır.  Sanat yapıtı, doğa gerçekliği içinde rastladığımız taşlar, ağaçlar, hayvanlar gibi somut
                 varlıklar değildir. İnsan sanatsal yapıtları doğadaki varlıklar gibi hazır olarak bulmaz. Sanat yapıtı
                 biçim ve özün etkileşimleriyle sağlanacak bir bütündür.












              14
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21