Page 42 - GENEL SANAT TARİHİ 10
P. 42
GENEL SANAT TARİHİ
Resim
Barok resim, XVII. yüzyılda İtalya’da başlayan Barok kültürüyle özdeşleşmiştir. Barok resim; yapıların
duvarlarında, kubbe içlerinde ve büyük tuvallerde uygulama alanı bulmuştur. Barok resimde dinî temaların
yanında din dışı konuların da işlendiği görülmektedir. Barok resmin en karakterize özellikleri; zenginliği,
derin renkleri, yoğun olarak hissedilen ışık ve gölge kullanılarak yaratılan dramatik atmosferdir. Resimlerde
ifade güçlü tutulmuş, hareket yakalanmıştır. Sanatçılar, Rönesans Dönemi durağan ve sınırlayıcı resim
anlayışı yerine S ve C plan tipinde dağınık, belli bir sınırı olmayan kompozisyonlara yönelmişlerdir. Barok
resimde; coşkulu ihtişam, abartılı hareket, belirgin ayrıntılar duyulara ve duygulara hitap etmektedir.
Dönemin en bilindik özelliklerinden biri kralların saray ressamları seçmeleri ve saraylarında bu ressamları
himaye etmeleridir. Süreç içerisinde bu yaklaşım yaygınlık kazanmış; kiliseler, din adamları ve zenginler
de himayelerinde sanatçı bulundurmak için yarışmışlardır. Dönemin önemli ressamları arasında Jakopo
Robusti Tintoretto (Yakobo Robisti Tinterotto), Michelangelo Merisi Caravaggio (Mikelancelo Merizi
Karavaco), Peter Paul Rubens (Peter Pol Rüvens), Harmenszoon Van Rijn Rembrandt (Armension Van Ren
Rembrand), Jan Vermeer van Delft (Yan Verner van Delft) gösterilmektedir.
Barok Dönem’in önemli ressamlarından Michelangelo Merisi Caravaggio (1561-1610), kendinden sonraki
sanatçılara ilham vermiş ve dinamizmin ve gerçekçiliğin öncüsü olmuştur. Sanatçının kullandığı sert ışık-
gölge karşıtlığı, daha önce benzerine rastlanmayacak şekilde kabul görmüş ve yaygınlaşmıştır. Sanatçı,
uyumlu hareketler, etkileyici yüz ifadeleri, baskın ışık-gölge kullanımıyla dramatik bir görüntü yakalamış ve
seyirciyi etkilemeyi başarmıştır. Çalışmalarında dinî ve mitolojik konuları ele alan sanatçı, halktan insanları
elleri nasırlı azizler olarak betimleyerek din ile halk arasında güçlü bir bağ kurmuştur.
Sanatçının en başarılı çalışmalarından sayılan “Emmaus’ta Yemek”, barok resim anlayışının başyapıtlarındandır.
Sanatçı bu çalışmasında, Hz. İsa’nın havarileri tarafından tasdik edilmesini konu edinmiştir. Ayakta duran
hancı, masada olup biteni dikkatlice takip etmektedir. Figürlerin anatomisi kusursuz ve gerçekçi, ifadeler
çok güçlüdür. Figürlerdeki uyumlu hareket, gerçekçiliği daha da artırmakta ve izleyicinin üzerindeki etkiyi
güçlendirmektedir. Işık ve gölgenin keskin kullanımı, loş bir ortamda dramatik bir sahne yaratmıştır.
Koyu fon, izleyicinin dikkatini figürlere yönlendirmekte böylelikle izleyiciyle resim arasında duygusal bağ
kurmaktadır (Görsel 1.63). Sanatçının diğer önemli çalışmaları arasında “Salome’nin Vaftizci Yahya’nın
Başını Kabulü”, “Aziz Matta’ya Çağrı”,
“Aşkın Zaferi”, “Meryem’in Ölümü”, “İsa’nın
Gömülüşü”, “Vaftizci Yahya”, “Aziz Matta
ve Melek”, “Meyve Sepeti” bulunmaktadır.
Geç dönem Rönesans ressamlarından
İtalyan ressam Jakopo Robusti Tintoretto
(1518-1594) çalışmalarıyla barok sanat ve
maniyerizmin doğmasına öncülük etmiştir.
Kiliseyle sıkı ilişkiler kuran ressam, dini
insanlara resim yoluyla öğretmeyi amaç
edinmiştir. Michelangelo’dan etkilenmiş,
hareketli ve özgün bir üslup geliştirmiştir.
Çalışmalarında dinsel konuların yanında
mitolojik konulara da yer vererek konu
zenginliği sağlamıştır. Sanatçının
maniyerist ve barok sanatçılara esin
kaynağı olan en önemli çalışması “Son
Akşam Yemeği”dir. Sanatçı, kompozisyonu
geniş tutmuş ve çok sayıda hareketli
figürle anı yakalamaya çalışmıştır. Güçlü
ışık-gölge etkisiyle izleyicide derin iz
bırakan sanatçı, bu çalışmasıyla barok
resme ulaşmıştır.
Görsel 1.63: Emmaus’da Yemek, Caravaggio, 1601, Ulusal Galeri, Londra
40