Page 101 - ÜÇ BOYUTLU SANAT ATÖLYE 11
P. 101
3. Ünite
Rölyef ve Mekân İlişkisi
Günümüzde her ne kadar, çok katlı yapılar kentleri birer beton yığınına dönüştürmüş olsa da medeniyet tarihi
boyunca rölyefler; bulundukları çevreye anlam kazandırmak, çevreyi güzelleştirmek ve toplumun estetik haz ih-
tiyaçlarını karşılamak için uygulanmış eserlerdir. Bu bakımdan yapılış amaçları ve işlevleri ne olursa olsun bulun-
dukları çevrede kalıcı olabilmeleri toplumsal beğeni ve mekânsal uyumla doğru orantılıdır.
Doğal ya da yapay yüzeyler üzerinde oluşturulan dönemin ihtişamını, inanış biçimini ve kültürel geleneğini
zengin ritüellerle süsleyen bu kabartmalar, yüzeyin belirgin biçimsel ayrılmalarla ön plana çıkması sayesinde
bulundukları mekâna hareket ve farklı bir ambiyans kazandırır. Kısacası yaşayan bir mekân yaratma çabası, mekâ-
na bağlı sabit elemanların yüzeylerinde insan eliyle biçimlendirilmiş girinti ve çıkıntılı görsel tasvirlerin doğmasını
sağlamıştır (Görsel 3.14, 3.15).
Özellikle figüratif uygulamalarda sıkça rastlanan ve kompozisyonun bir parçası olan mekân tasvirlerinde de
kompozisyonun diğer elemanlarının bulundukları mekânla dengeli bir uyum ilişkisi olmalıdır.
Rölyeflerin dış mekân uyumu, bağlı bulundukları yapıların amaç ve işlevleriyle ilişkili tasvirlerine bağlı olabi-
leceği gibi sabit yapısal elemanların bir parçası olan süsleme ve dekor unsurları olarak da ortaya çıkabilir (Görsel
3.16).
Görsel 3.14: Ankara Güven Park Anıtı
Görsel 3.15: Londra Yüksek Mahkeme Binası Görsel 3.16: Erzurum Çifte Minareli Medrese
98