Page 155 - THM TEORİ VE UYGULAMASI (ORTAK-TSM ) 11
P. 155

MÜZİKSEL YAZMA (DİKTE)



                                           OKUMA PARÇASI





                                               TÜRK HALK MÜZİĞİ
                                           DERLEME ÇALIŞMALARI


                Türk halk müziği derleme çalışmalarının gerekliliği Türkiye’de ilk kez 1900’lü yıllarda Ziya Gökalp,
            Fuat Köprülü ve Rıza Tevf k gibi önemli ilim adamlarının folklor bilimine atıfta bulunan yazıları ile Os-
            manlı döneminde gündeme gelmiştir. Daha sonra Cumhuriyetin ilanı ile birlikte her alanda olduğu gibi
            müzik alanında da Türk kimliğine dayalı millî bir müzik oluşturma f kri kabul görmüştür. Bu kapsamda
            Ziya  Gökalp’in  millî  müzik  formülü  devreye  girmiştir.  Bu  formüle  göre  Osmanlı’dan  miras  kalan  ve
            alaturka musiki olarak anılan müziğin Türk’e ait olmadığı, asıl Türk müziğinin Anadolu’nun köylerinde
            mevcut bulunan halk melodilerin olduğudur. Bu melodilerin toplanarak Batı’nın müzik teknikleriyle iş-
            lenip çok sesli hâle getirilmelidir. Böylece çok sesli millî Türk müziğine ulaşılabileceği düşünülmüştür.
            Buradan hareketle Cumhuriyet döneminde ilk resmi halk müziği derleme faaliyeti Asaf kardeşler tara-
            fından 1925 yılında yapılmış, daha sonra Darülelhan tarafından devam ettirilen çalışmalar düzenli bir
            şekilde 1931 yılına kadar sürdürülmüştür. Darülelhan 1926 yılından itibaren derlenen türkülerin nota-
            larını 14 defter halinde yayımlamıştır. 1930’lu yıllar ise Türk musiki inkılabının devletin açık desteğiyle
            hız kazandığı ve  bu kapsamda yabancı uzmanların görüşlerine de başvurulduğu bir dönemdir. Tür-
            kiye’ye gelen yabancı uzmanlar arasında, 1936 yılında Türkiye’ye gelen ve Türk halk müziği derleme
            çalışmaları yapan Béla Bartók’un önemli katkıları olmuştur. 1936 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı
            kurulmuş ve derleme faaliyetleri bu kurumun bünyesinde 1937-1952 yılları arasında devam etmiştir.
                Cumhuriyetin ilk yıllarında itibaren, ilk kuşak Türk bestecileri olan ve Türk Beşleri olarak da anılan,
            Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Hasan Ferid Alnar ve Necil Kâzım Akses’in,
            çok sesli çağdaş Türk müziği alanında önemli katkıları olmuştur. Bununla birlikte Türk Beşleri, Türk
            halk müziği derleme, inceleme ve kayıt altına alma çalışmalarında da aktif bir rol oynamışlardır.
                Bu araştırma doğrultusunda Türk Beşlerinin Türk halk müziği derleme çalışmalarına katkıları şu
            şekilde belirlenmiştir.
                Türk halk müziği derleme faaliyetlerinde kullanılmak üzere, bir ses kayıt cihazı (fonograf), 1926
            yılında Cemal Reşit Rey aracılığı ile Paris’ten Türkiye’ye getirilmiştir.
                Darülelhan tarafından yayımlanan “Darülelhan Külliyatı Anadolu Halk Şarkıları 3. Defter ve Da-
            rülelhan  Külliyatı Anadolu  Halk  Şarkıları  4.  Defter’lerin  mukaddimeleri  Cemal  Reşit  Rey  tarafından
            kaleme alınmıştır. Rey, Darülelhan Külliyatı Anadolu Halk Şarkıları 3. Defter’deki mukaddimesinde bir
            kompozitör gözüyle türkülerin Türk müziği için öneminden, köylünün hislerini türkülere nasıl yansıt-
            tığından, bestecilerin halk kültürünü özümsemesi gerektiğinden ve Türk bestecilerin halk şarkılarını
            nasıl değerlendirmesi gerektiğinden bahsetmiştir. Rey’e göre (1927a: 7), halk türküleri ya armonize
            edilmeli ya da besteci tarafından bir tema olarak kullanılmalıdır. Ayrıca türkülerdeki melodi motif erinin
            bestecinin kendi müzik f kirleriyle karıştırılarak da kullanılabileceğini söyleyerek halk türkülerinin bes-
            teci için bir hazine olduğunu vurgulamıştır. Rey, Anadolu halk şarkıları 4. Defter’deki mukaddimesinde
            ise defterde bulunan türkülerin melodik yürüyüşlerini, icra özelliklerini, insan üzerinde bıraktığı etkileri
            ve  türkülerin  yakıldıkları  bölgenin  iklim  özelliklerini  nasıl  yansıttığından  bahseder.  Rey’in  mukaddi-
            mesinde ele aldığı konular ve incelemeler, Asaf kardeşler ve Rauf Yekta Bey’den sonra yapılan türkü
            analizleri olarak önemini korumaktadır.
                1936 yılında Béla Bartók Türkiye’ye gelerek derleme çalışmaları yapmıştır. Béla Bartók’un Türki-
            ye’de yaptığı derleme seyahati sırasında, türkü söyleyenlere soru sormak ve türkülerin sözlerini kayıt
            etmek amacıyla Halkevlerinin görevlendirdiği Ahmet Adnan Saygun, yerel ezgilerin nasıl derlendiğini
            görmek için Millî Eğitim Bakanlığının görevlendirdiği Konservatuvar öğretmenlerinden Necil Kâzım Ak-
            ses ve Ulvi Cemal Erkin Bartòk’a eşlik etmişlerdir. Bartòk’un ülkemize gelerek yaptığı bu çalışmanın
            ülkemizdeki Türk halk müziği derleme faaliyetlerine bir ivme kazandırdığını söylemek mümkündür. Bu
            seyahatte Saygun, Akses ve Erkin bilimsel metotlarla halk müziği derlemelerinin nasıl yapıldığını yerinde
            görerek tecrübe kazanmışlardır. Deneyimlerini 1937 yılından itibaren başlayan Türk halk müziği derleme
            seyahatlerinde başka derlemecilere de aktarmışlardır.







                                                                                                            153
   150   151   152   153   154   155   156   157   158   159   160