Page 20 - THM TEORİ VE UYGULAMASI (ORTAK-TSM ) 11
P. 20
TÜRK HALK MÜZİĞİ BİLGİLERİ
OKUMA PARÇASI
GELENEKSEL TÜRK HALK MÜZİĞİ (GTHM)
TOPLULUĞUNUN KURULMASI
Cumhuriyet Dönemi’nde yapılan çalışmalar sonrasında Ankara Devlet Konservatuvarında bir arşiv
oluşturuldu. Bu arşivde derlenen ezgiler mum plaklarda saklanıyor, bir yandan da o dönemde arşivin başına
getirilen Muzaffer Sarısözen tarafından notaya alınıyordu. Bu işlemlerden sonra artık ezgilerin seslendiril-
mesi ve halka duyurulması gerekiyordu. Bu düşünceden yola çıkarak radyo yayınları başladı ve Ankara
Radyosu TSM sanatçılarına Muzaffer Sarısözen tarafından Türk halk müziği ve icra dersleri verilmeye
başlandı.
Bu konuda Nida Tüfekçi şunları söylüyordu:
“…o tarihlere (1940-1950) kadar özellikle radyolarda toplu icra geleneği pek yoktu ancak 1940’lı yıl-
larda V. Nedim Tör’ün Ankara Radyosu ve Basın Yayın Umum Müdürü olduğu dönemlerde Ankara Radyo-
sunda M. Cemil’in kurduğu klasik koro fasıl topluluğu ciddi bir şekilde Türk sanat müziği icrası yapıyordu…”
Daha sonrasını; Geleneksel Türk Halk Müziği Topluluğu kuruluşunu Vedat Nedim Tör’ün “Yıllar Böyle
Geçti” kitabından aynen aktarıyoruz.
“…Müzik yayınlarında gerek alaturkanın gerekse diğer müzik yayınlarının en kaliteli örneklerini vermek
prensibi üzerinde müzik yayınları şef miz Mesut Cemil Tel ile anlaşmakta hiç zorluk çekmedim.
Kendisi zaten Klasik Türk Musikisi Korosu ile başarılı bir çığır açmıştı. Türk ve Batı müziği alanlarında
çok bilgili, işinin ustası olan aynı zamanda tambur, kemençe ve viyolonsel çalan bir müzisyendi. Berlin’de
müzik yüksek okulunda öğrenim görmüştü ayrıca meşhur Tamburi Cemil Beyefendi’nin oğluydu. Kendisi
nadir rastladığım hoş sohbetli, kültürlü ve şair ruhlu insanlardan biriydi.
Bir gün,
-Mesut, dedim, bütün halk türkülerimiz çok fena icra ediliyor. Sen bak klasik müziğimizi ne kadar asil ve
kaliteli bir seviyeye yükselttin. Bir yardım etsen de halk türkülerimizi de öyle söyletsen.
Hiç unutmam verdiği cevap aynen şöyle olmuştur:
-Biz halk türkülerimizi bilmiyoruz ki…
-Çok ayıp!
-Kim bilir halk türkülerimizi?
-Mesela Muzaffer Sarısözen çok iyi bilir.
-Kim bu Muzaffer Sarısözen?
-Ankara Devlet Konservatuvarı Arşiv Müdürü.
-Derhal onu çağırt bir konuşalım bakalım.
Birkaç saat sonra Mesut ile Muzaffer Sarısözen geldiler. Muzaffer Sarısözen kupkuru yüzlü, çökük
avurtlu, naif yapılı fakat gayet sempatik bir insandı. Kendisi ile konuştum
Bizim klasik Türk musikisini fevkalade asil bir üslupla söyletmesini bilen Mesut Bey’imiz halk türküleri-
mizi bilmiyormuş. Onları bilen de sizmişsiniz. O hâlde sizden ricam, “Bir Halk Türküsü Öğreniyoruz” saati
açalım ve siz Mesut Beyle arkadaşlarına açık mikrofon önünde halk türkülerimizi öğretin. Böylelikle yalnız
Mesut’un korosuna değil dinleyicilerimize de halk türkülerimizi öğretmiş oluruz.
Mesut derhal:
- Fevkalade bir buluş, diye coştu.
Muzaffer Sarısözen de ricamı kabul etti. Böylece, “Bir Halk Türküsü Öğreniyoruz.” saati başladı.
Mesut’un şakacı, tatlı sohbeti ve usta rejisi sayesinde bu saat o kadar popüler oldu ki dinleyiciler
programı iple çekiyorlardı, hatta bir yarım saat olarak bu programı altı ay kadar sürdürdük. Sonra “Yurttan
Sesler” saatini bu yetişen ses sanatçıları ile programa koyduk (Görsel 1. ) (EMNALAR s:45-47).
18