Page 177 - THM TEORİ VE UYGULAMASI (ORTAK-TSM) 12
P. 177
minnet : Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu.
miraç : Göğe çıkma.
mistisizm : 1. Gizemcilik. 2. Bir konuda en üst derecede bulunabilme tutkusu.
muhabbet : 1. Sevgi 2. Dostça konuşma, yârenlik.
mutasavvıf : Tasavvuf inançlarını benimseyerek kendini Tanrı’ya adamış kimse, İslam gi-
zemcisi, sufi.
mürşit : Doğru yolu gösteren kimse, kılavuz.
N
naçar : Çaresi olmayan, çaresiz.
nağah : Ansızın, aniden.
nam : Ün.
neşter : Cerrahide kesme işlemlerinde kullanılan bıçak.
O
on dört Masum-u Pak : Küçük yaşta şehit edilen Ehl-i Beyt ve Oniki İmamlar’ın oğulları için kullanılan
bir kavram.
on yedi Kemer-best : Ehl-i Beyt yoluna savaşan kişiler.
orijin : Başlangıç, kaynak.
P
pare : Parça, kısım, adet, tane.
periyodik : Süreli.
pervane : 1. Geceleri ışık çevresinde dönen küçük kelebek. 2. Döndüğünde bir mekaniz-
mayı işleten bir eksene dikey olarak bağlanmış, iki veya ikiden çok kanattan
yapılmış alet.
peştamal : 1. Hamamda örtünmek için kullanılan ince dokuma. 2. İş yaparken bele bağla-
nan uzun, geniş dokuma. 3. Başa ve omuzlara örtülen dokuma.
peymane : Kadeh.
pınar gözü : Kaynak noktası, suyun çıkış yeri.
pıynar : Kışın yapraklarını dökmeyen bir tür meşe çalısı.
pir : 1. Yaşlı, koca, ihtiyar kimse. 2. Bir tarikat veya sanatın kurucusu. 3. Adamakıllı,
iyice. 4. Herhangi bir konuda, bir meslekte deneyim kazanmış, eskimiş kimse.
R
rah : Yol.
resitatif : Belli bir melodi olmadan konuşma biçimiyle söylenen müzikli anlatı.
rıza : Razı olma, isteme, istek.
ritüel : 1. Ayin. 2. Âdet haline gelmiş.
ruh-i revan : Ruhun huzuru.
P
poşu : Baş örtüsü.
S
sagu : Ağıt.
seher : Sabahın güneş doğmadan önceki zamanı, seher vakti.
ser : Baş.
175