Page 174 - THM TEORİ VE UYGULAMASI (ORTAK-TSM) 12
P. 174

SÖZLÜK

                                                                  A

                abalı                 : 1. Aba giymiş olan. 2. Becerikli yiğit. 3. Köylü.
                abdal                 : Gezgin derviş.
                açış                  : Türk halk müziğinde bir türkü veya uzun havayı söylemeye başlamadan önce
                                       bir çalgıyla yapılan serbest ritimli  bölüm. Yol gösterme veya ayak verme (tut-
                                       ma) de denir.
                ağıt                  : Genellikle ölen bir kimsenin ardından söylenen, o kişinin güzel huy ve dav-
                                       ranışlarını anlatan,ayrıca geride kalanların acılarını yansıtan şiir ve bunların
                                       ezgilendirilmiş hâli.
                ağız                  : Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli
                                       yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili.
                ağyar                 : Başkaları, yabancılar.
                ahret (ahiret)        :   Dinî inanışa göre insanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve Tan-
                                       rı’ya hesap vereceği yer, öbür dünya, öteki dünya.
                ahval                 : 1. Durumlar, hâller, vaziyetler. 2. Davranışlar. 3. Olaylar.
                âlem                  : 1. Dünya. 2. Evren.
                anonim                : Yazanı, yapanı, söyleyeni bilinmeyen.
                arifane               : Yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı.
                aruz ölçüsü           : Hecelerin uzunluk ve kısalıkları temeline dayanan nazım / şiir ölçüsü.
                asalet                : Soyluluk.
                Avşar elleri          : Avşar Türklerinin yaşadığı topraklar.

                                                                  B


                beliğ                 : 1. İyi konuşma, sözle inandırma yeteneği olan. 2. Anlaşılır.
                beyit                 : Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası.
                bezek                 : 1.Süs. 2. Bir eseri süslemeye yarayan motiflerin her biri.
                bezirgân              : 1.Ticaretle uğraşan. 2. Alışverişte aşırı kâr amacı güden kimse.
                budak                 : 1. Ağacın dal olacak sürgünü. 2. Dalın gövde içindeki başlangıç yeri olan ve
                                       tahtalarda görülen yuvarlak koyuca renkte sert bölüm.

                                                                  C

                camekân               : Genellikle dükkânlarda malların sergilendiği, değişik biçimde camlı bölme ya
                                       da yer.
                cerrev                : Testi.
                cevir                 : Eziyet, cefa, üzgü.
                cinas                 : Yazılışları veya söylenişleri aynı, anlamları ise farklı olan sözcüklerin bir arada
                                       kullanılmasıyla yapılan bir söz sanatı.
                cirit                 : 1. At koşturup birbirine değnek atarak takım hâlinde oynanan oyun, cirit oyunu.
                                       2. Bu oyunda atılan değnek.
                cümle                 : Bütün, hep.


                                                                  D

                daha ziyade           : Çok, daha çok, daha fazla.
                dara durmak           : Allah’ın, Hz. Muhammed’in ve Hz. Ali’nin huzurunda olduğunu farz ederek, özü-
                                       nü ortaya koymak, teslim olma.
                dem tutmak            : Bir çalgıya başka bir çalgı veya sesle eşlik etmek.
                dem                   : Zaman, çağ.




                                                            172
   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179