Page 31 - TÜRK SANAT MÜZİĞİ KORO 12
P. 31

Esad Efendi ve Müstâkimzâde Itrî’nin vefât tarihini 1124 (1712) olarak vermektedir.  Itrî’nin
               Yenikâpı Mevlevîhânesi’nin bahçesine  (Müstâkimzâde, mecelle,320) veya Edirnekapı’da Mustafa Paşa
               Dergâhı karşısına gömülmüş olduğu (Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, III, 483) rivâyet edilmekle birlikte
               günümüzde mezarın yeri konusunda kesin bilgi mevcut değildir. Çocukları konusunda da elde herhangi
               bir bilgi bulunmamakla beraber bazı güfte mecmûalarında görülen Itrî’nin besteleri yanında Itrîzâde
               adına kaydedilmiş bestelerden oğlunun  da bestekâr olabileceği anlaşılmaktadır. Buhûrîzâde Mustafa Itrî
               Efendi hânendeliği, şâirliği ve hattatlığının yanında özellikle bestekârlığı ile şöhret bulmuştur. Itrî’nin
               mûsikîdeki hocaları bilinmemekle beraber onun Hâfız Post, Derviş Ömer ve Koca Osman’dan istifâde
               etmiş olabileceği yönünde tahminler yapılmıştır. Itrî bu mûsikî üstâdları için ölüm tarihleri düşürmüştür
               (Millet kitaplığı, Ali Emiri, nr. 658’deki mecmûada Itrî’nin Hâfız Post’un ölümüyle ilgili tarihin kaydı
                             1
               bulunmaktadır) .
                      İbrahim Alâeddin Gövsa, Itrî’nin mûsikîdeki hocasının  Vakıf Halhalî olarak tanınan Nasrullâh
                                       2
               Efendi olduğunu ifâde eder .
                      Rûh  âlemindeki  derin  coşku  ve  heyecânı  Itrî’yi  Yenikapı  Mevlevîhânesi’ndeki  Şeyh  Ahmet
               Dede’ye (Ö.1671) intisap etmeye sevk etmiştir. Etkilendiği üstâdlardan Hâfız Post Halvetî, Derviş Ömer
                                              3
               ise Gülşenî tarîkatına intisaplı idi . Itrî bu dergâha devam ederken beste yapmayı da sürdürmüştür.
               Bestelediği  Segâh  Mevlevî  Âyîni  ve  Rast  Na’atı  1666  da  başlayan  âyîn  yapma  yasağının  kaldırıldığı
               1679 tarihinden sonra Yenikapı tekkesinde icra edilmiş olmalıdır. Bestelerini sadece Mevlevîlerin değil
               Gülşenîlerin de severek okudukları Hasan Sezâî’nin güfte mecmûası’ndaki beste kayıtlarından anlaşıl-
                       4
               maktadır .
                      Günümüzde bilinen ve elde mevcut mûsikîşinâslar hakkında yazılmış tek tezkire olan Atrabü’l-
               Âsâr’ (Eserlerin Neş’eleri) da eserin müellifi Şeyhü’l-İslâm Esad Efendi (1685-1753), Itrî’nin dinî ve din
                                                                5
               dışı 1000’den fazla bestesinin olduğunu söylemektedir .
                      Itrî’nin muhtelif makamlarda bestelediği 1000’in üzerindeki eserinden günümüze pek azı gele-
               bilmiştir. Yılmaz Öztuna ona ait olan 42 eserin listesini verirken , Ekrem Karadeniz de 49 eserin listesini
                                                                        6
                        7
               vermiştir  .
                      Türk mûsikîsinin dînî ve din dışı türlerinde ve klâsik mûsikî, câmi ve tekke mûsikîsinin de farklı
               formlarında besteler yapmıştır. Din dışı formlardan kâr, beste, semâî,  peşrev, saz semâîsi, dînî formlar-
               dan ise âyîn, salâ, tekbîr, durak, ilâhi, na’t ve tevşih gibi çeşitli formları kullanmıştır.
                      Itrî’nin elde mevcut on adet dîni eseri ve otuz iki adet din dışı eseri bulunmaktadır. En fazla
               kullandığı ve en çok beste yaptığı makamların başında Nühüft makamı gelmektedir. Daha sonra Segâh,
               Hisâr, Rast ve Rehâvî makamlarını kullandığı görülmüştür. Itrî’nin eserlerinde son derece mükemmel bir
               melodik yapının varlığı dikkati çekmektedir.
                      Hâfız-ı Şîrâzî’nin, “Gülbün-i iyş mîdemed sâkî-i gül’izâr kû?” mısraı ile başlayan Farsça Gazeli
               üzerine bestelediği Nevâ Kâr’ı Türk mûsikîsinin âbide eserlerinden biri olarak kabûl edilmektedir. Eser-
               de kullanılan terennümlerdeki nağmelere, makam geçkileri, ritmik yapıları, melodik zenginlikleri ile
               çok kuvvetli bir mûsiki yapısını ve zenginliğini sergilemektedir. Türk Mûsikisindeki uzun soluklu eserler-
               den biri olan Nevâ Kâr’ın  icrası hem sâzende hem de hânendeler için önemli bir performans gerektir-
               mektedir.











               1 Uslu Recep; a.g.m.,ss.596 -597

               2 Gövsa, İbrahim Alâeddin, Türk meşhurları, s.196.
               3 Rauf Yektâ, Mevlevî Âyînleri II, s.VII

               4 USLU, Recep, a.g.m., s.596
               5 Esad Efendi, Atrabü’l-âsâr, İÜ Ktp., TY, nr.6204, vr.7b-8a;a.e. ( nşr. Veled Çelebi, Mekteb mecmûası,
               sy.2, İstanbul 1311), s.79-81
               6 Öztuna, Yılmaz, Itrî,ss:47- 51
               7 Karadeniz, Ekrem “Buhûrizâde Mustafa Itrî Efendi”, s.44-53



               30    TÜRK SANAT MÜZİĞİ MAKAM BİLGİSİ                                                                                                                                       TÜRK SANAT MÜZİĞİ MAKAM BİLGİSİ
   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36