Page 17 - ÇALGI EĞİTİMİ TAMBUR 9
P. 17
OKUMA PARÇASI
Görsel 1.6: Sultan III. Selim
Sultan III. Selim Devri'nde Mûsiki Hayatı
1789-1807 yılları arasında yaşanan III. Selim’in Devri, siyasi ve ekonomik açıdan son derece
sorunlu bir dönemdir. Ancak kültür ve sanat hareketlerinde tamamen farklı bir durum ortaya çıkmış,
özellikle mûsiki hayatı bu dönemde canlılığa kavuşmuştur. Gerek sarayda gerekse saray dışında
pek çok bestekâr ve icracı yetişmiş, padişahın bu gelişmelerde bizzat payı olmuştur.
Tamburî, neyzen, hanende ve bestekâr olan III. Selim, şehzadeliğinden itibaren mûsikiye yakın-
lık duymuş; Ahmet Kâmil Efendi’den meşk, Tamburî İshak’tan da tambur dersleri almıştır. Osmanlı
hanedanının en ünlü bestekârı olan III. Selim, başta sûz-idilârâ, evcârâ, şevkefzâ olmak üzere pek
çok makam terkip etmiştir. Dinî ve din dışı pek çok eser besteleyen Sultan, III. Selim Ekolü adıyla
yeni bir devir açmıştır.
On sekiz yıllık hükümdarlığı boyunca müzisyenleri himaye etmiş, Hamâmîzâde İsmâil Dede Efen-
di gibi bir deha ile Basmacı Abdi Efendi gibi iyi bir hanendeyi müzik tarihimize kazandırmıştır.
Mevlevilerle yakın temas hâlinde olan III. Selim, bir Mevlevi dervişi olan Hamâmîzâde İsmâil’in
müzik kabiliyetinden etkilenerek onu saraya almıştır. Basmacı Abdi Efendi de (ö.1851) sesinin gü-
zelliği bizzat III. Selim tarafından keşfedilen, genç yaşında enderuna alınan sanatkârlardandır. Bas-
macı çırağı olarak çalışan Abdi Efendi, gazel okuduğu sırada tebdil-i kıyafetle dolaşan padişah tara-
fından dinlenmiş ve saraya çağırılmıştır. On sekiz yaşında girdiği sarayda otuz sene kadar padişah
müezzini olarak görev yapmıştır.
Padişahlığında, küme faslına geç kaldığı için harem ağaları tarafından içeri alınmayan hocası
Tambûrî İzak'ın inciltildiğine şahit olan padişah, harem ağalarını şiddetli bir şekilde azarlamış ve
“Sizin gibi binlercesini bulurum ama İzak gibi bir üstadı kolay bulamam.ˮ diyerek sanatçıya verdiği
önemi bir ölçüde göstermiştir.
Sultan III. Selim, aynı zamanda teori alanındaki ihtiyaca binaen repertuvarın korunması için Ab-
dülbâkî Nâsır Dede’ye, içinde nota yazım sistemini barındıran Tedkîk ü Tahkîk ve Tahrîriyye adlı
eserleri yazdırmıştır. Dolayısıyla 18. yüzyıl müziğine büyük ölçüde ışık tutan bu iki eserin ortaya
çıkmasını sağlamıştır. Yine aynı dönem içinde nota yazımı konusuna dair çalışma yapmak üzere
Hamparsum Limonciyan’ı görevlendirmiş, bunun sonucunda da temeli Ermeni alfabesine dayanan
“Hamparsum Notası”nın ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Avrupa’daki müzik gelişmelerini de yakından takip etmiş, 1797’de Topkapı Sarayı’nda opera
temsilleri verdirtmiştir.
Metin, Osmanlı Sarayında Mûsikînin Himayesi (III. Selim ve II. Mahmud Dönemi), Selman Benioğlu, Doktora Tezi.
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2017’den alınarak yazarlar tarafından düzenlenmiştir.
15