Page 118 - TİYATRO TARİHİ 9
P. 118

3   HAZIRLIK ÇALIŞMASI
            1.  Bir tiyatro eserinin önceden belirlenmiş kurallarla yazılmasının o esere olumlu ya da olumsuz etkileri
               nelerdir?
            2.  Akıl ve ahlak kavramlarının toplumsal düzendeki önemi nedir?


          6.1. KLASİK TİYATRO

          Klasik tiyatro; Antik Yunan tiyatrosunun örnek alınması, taşkınlıklardan kaçınılması ve oyunlarda yalınlığın
          gözetilmesini öğütleyen klasisizm akımına bağlı bir XVII. yüzyıl görüşüdür. Oyunlarda akla, toplumsal davranış
          kurallarına, ahlaki değerlere uyulmasını talep etmiştir. Klasik tiyatro, eğitici görevi ve biçim kalıpları konusunda
          tutucu olmuştur. Oyun yazımında belirlenen ilkelerin dışına çıkılmamasını istemiştir.


          Klasisizm, tiyatro alanında yalnızca dramatik bir tekniği değil aynı zamanda yaşama ve sanata olan bir tavır
          olarak nitelendirilir.

          Klasisizm XVII. yüzyılda Fransa’da kuramlaştırılmaya başlanmıştır. Bu akım Fransa ve İngiltere’de krallık
          otoritesinin güçlendiği yıllarda gelişimini sürdürmüştür. Krallık, kültür ve sanat çalışmalarını desteklemiştir.
          XVIII. yüzyılda yaygınlık kazanarak yeni bir tiyatro anlayışına dönüşmüş ve XIX. yüzyıl başlarına kadar etkileri
          azalarak devam etmiştir.


          Sarayın gözetimi ve denetimi altına giren tiyatroya daha önceleri tutucu çevreler tarafından karşı çıkılmış,
          oyunların sahnelenmesine kuşkuyla yaklaşılmıştır. Protestan ve Katolikler, tiyatronun halk üzerinde olumsuz
          etkiye sahip olduğunu düşünmüşlerdir. Hatta bazı dönemlerde bu kuşku, tiyatroların kapatılmasıyla
          sonuçlanmıştır.

          XVII. yüzyılda sarayın desteği ile tiyatro yeniden canlanmıştır. 1641’de Kardinal Richelieu sarayında bir tiyatro
          inşa ettirmiştir (Görsel 6.1). Tiyatronun içeriğini toplumsal beklenti belirlemeye başlamıştır. Tiyatronun akılcı
          anlayışa uygun bir şekilde oynatılması istenmiştir. Bu çağda akla ve bilime aykırı olan hiçbir şey toplum tarafından
          kabul edilmemiştir. Dolayısıyla bilimdeki bu gelişmeler felsefeyi, felsefe de sanatı doğrudan etkilemiştir.


































                           š   Görsel 6.1: 1641’de Kardinal Richelieu’nun sarayında inşa ettirdiği tiyatro



         116
                                                     6. ÜNİTE
   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123