Page 123 - TİYATRO TARİHİ 9
P. 123
= BİLGİ KUTUSU
İngiltere’de 1660-1700 yılları arasında destansı da denen kahramanlık (heroic) tragedyaları moda
olmuştur. Neoklasik tarzın yükselmeye başlamasıyla destansı tragedya türü oyun yazımında serbest
vezin kullanılmaya başlanmıştır. Bu tür, İspanyol ve Fransız yazarların etkisiyle egzotik mekânlarda geçen
oyunlar olarak kurgulanmıştır.
6.1.2. Klasik Dönem’e Özgü Tiyatro Düşüncesi
Klasik tiyatro görüşüne göre farklı türler olan tragedya ve komedyanın görevini iyi anlamak gerekir. Klasik
tragedyanın amacı korku ve acıma duyguları uyandırmak, arınma sağlamaktır. Bunu sağlamak için oyunun
başkişisi, yıkımına neden olacak bir hata yapmalıdır. Bu hatasının istenen etkiyi bırakabilmesi için gülünç
olmaması gerekir.
Klasik komedya konusu ise güncel ve sıradan kişilerle yetinir. Sıradan kişinin kusurları ve gülünç hatalarını
gösterir. Bu kusurlarla güldürmeyi amaçlar. Bu yüzden komedyada sadece güldürü ögeleri olmalıdır. Trajik etki
yapabilecek bölümler güldürüye zarar verir.
Oyun, kurgusu bakımından merak uyandıracak biçimde düzenlenmelidir. Olaylar birbiri ile neden ve sonuç
ilişkisine göre bağlanmalıdır. Oyunda ilginin oyunun sonuna kadar sürebilmesi için merak unsuru oyun sonuna
kadar devam ettirilmelidir.
Biçim kuralları, klasik akım kuramcıları için oldukça önemlidir. Bunun nedeni evrenin yapısal bir düzeni
olduğuna inanmalarıdır. Evrenin kendi içinde bir denge ve düzeninin olduğu, sanat yapıtında da aynı denge
ve düzenin olması gerektiği görüşünü benimsemişlerdir. Bu düzen ancak akıl ve mantık kuralları çerçevesinde
sanat eserlerine yansıtılabilir.
Gerçeklik, sanat eserinde ne kadar varsa oyun aynı ölçüde inandırıcı olur. Oyundaki akıl ve mantık ölçüleri
seyirci tarafından benimsenmelidir. Oyunu izleyen seyirci, akla ve mantığa aykırı bir durumla karşılaşırsa oyun
inandırıcılığını kaybeder.
Akıl, gerçeği bulmanın koşuludur. Sanat eserinin inandırıcı olabilmesinin tek koşulu akla uygun olmasıdır.
Onlara göre sanatta yararlı olan, ahlak açısından eğitici olandır. Dolayısıyla sanat ahlaktan yana olmalıdır.
Ahlak, sanatın gerçeğe yakınlaşmasını sağlar. Tiyatro oyununun ahlak açısından eğitici olması için toplumun
değer yargılarını savunması gerekir. Bu durum klasik yapıtta şu üç şekilde gerçekleştirilir:
İyiyi ödüllendirip kötüyü cezalandırmak
İyiliği sevdirip kötülükten nefret ettirmek
Tutkuları dizginletmek ve kötüye pişmanlık hissettirmek
Bu koşullar aynı zamanda sanatta güzeli (estetiği) yakalamanın yegâne yoludur. Sanatta iyi ve doğru olanı konu
edinmek, sanatta güzeli gerçekleştirir. Sanat eseri, eğitirken aynı zamanda sanatsal zevk vermelidir. Bunun yolu
da yine eğitici olmaktan geçer. Eğitici olmayan bir sanat eseri estetik zevkten mahrumdur.
Dil, klasik tiyatroda önem verilmesi gereken bir unsurdur. Klasik tiyatro saray çevresinin beğenisine göre
şekillenmiştir. Dolayısıyla bu çevrenin incelik kurallarına uymak zorundadır. Bu dönem tiyatrosunda yazarlar
dile önem vermiş, sözlü anlatımda ayrıntı inceliğine dikkat etmiştir. Kısacası bu dönem eserlerindeki incelik, dil
ile sağlanmıştır.
Klasik dönem yazarları göz boyayan görüntüye değil arınma sağlayan harekete önem vermiştir. Oyunlarda
abartıdan kaçınılmış, akıl ve mantığa uyan hareketlere yer verilmiştir.
121
TİYATRODA KLASİSİZM