Page 70 - Sosyal Bilimler Liseleri Oku-Yorum Yazı-Yorum Projesi Öğrenci Seçkisi
P. 70

İÇ SESSİZLİK


               İçindekiler konuşur, o yazar. Dinlemeyi bilir, sesi yakalarsan sen de duyarsın. Neyi? Bunca zamandır
        duyduğun sesler içinde en bilinmeyeni. Öyle bir gizemle saklanır ki fark edemezsin. Anne karnında
        duyduğun ilk şey neydi diye sorsam hatırlamazsın, gülersin. Peki hayata gözlerini ilk açtığında çıkardığın
        o anlamsız ses ve duyduğun, bir yerlerden kulağına aşina o ses, annenin sesi. Buna ne dersin? Seni ilk
        seninle tanıştıran, kulağına eğilerek adını ruhuna üfleyen ve ardından Allahu Ekber diyen o sesi bildin mi
        peki? O sesin ardından tanırsın kendini. Önceleri, duyduğun her şey savrulur, bağlanmaz birbirine. Kulağı-
        na fısıltıyla değen o sesin ardından içindeki savruk müphem sesler bir olur, oluşur bilincin. Ne garip değil
        mi? Anımsamadığın ancak seni yine seninle tanıştıran başka bir ses. İçindeki tanımaz mıydı seni bundan
        evvel? Bilmez miydi? Bir sesle başlar yolculuğun ve okunur bir gün selan. Yine bir sesle sona erer ömrün. Bu
        sefer seni sana değil, insanlara ilan eder. Bir yolun bitişini ve bir yenisinin başlangıcını. İçin susmaz, daima
        konuşur. Uyurken de bırakmaz peşini, eşlik eder gecelerine. Bazen çiçeklerle örtülü bir ağaç bazense ağaç
        dallarından bir zindan. Belki zindanlara üçer beşer uğrayan kuşlar… Sahi onların da var mıdır ötüşlerine
        eşlik eden bir iç sesleri, bizden önce onları kucaklayan?


               İç ses, kaçmak istediğinde sığınacağın bir limandır. Yoldur, yoldaştır. Tanrının bir armağanı bazen de
        bir cezasıdır. İç ses hem aydınlığı barındırır hem de karanlığı. İkisi bir bütündür. Carl Gustave Jung “İçimizdeki
        karanlığı göze almazsak bütünlüğümüze asla ulaşamayız.” der. Kendisini tanımak isteyen insan içindekine
        her şekilde kulak vermelidir. İçindeki ses nimet midir, lanet mi? Her ikisidir iç ses. Karar verir, sorular sorup
        cevaplar verir hatta bazen çeldirici seçenekler sunarak kafamızı karıştırır iç sesimiz. “Fakat içimizde, bizim
        ‘ahlak’ tarafımızla hiçbir şekilde münasebete geçmeyerek hadiseleri muhakeme eden, neticeler çıkaran ve
        tedbirler alan bir ‘hesabi’ tarafımız vardı ve lafta değilse bile fiilde daima o galip çıkıyor ve onun dediği
        oluyordu.” diyor Sabahattin Ali. Onunla uyumlu olanlar için nimet, anlaşamayanlar için ise lanettir iç ses o
        hâlde. Kararsızlık dediğimiz kavram da iç sesimizle çelişmemiz sonucunda ortaya çıkan bir cehennem değil
        midir?


               “Dış dünya, içsel olanın yerini alamaz. Bu nedenle, dışsal olaylar açısından yaşamım zengin değil.
        Onlarla ilgili söyleyecek fazla bir sözüm de yok anlatsam boş ve içeriksiz oldukları duygusuna kapılırım.
        Kendimi yalnızca içimde olup bitenlerle anlayabilirim. Yaşamımı benzersiz kılanlar onlar...” diyor Carl Gusta-
        ve Jung. “Bilinç dışı bizi bizden daha iyi bilir.” İç sesimiz bilinç dışının bize olan dışa vurumudur belki de. Ha-
        yat boyu derinden etkilendiğimiz olaylar oluyor ancak birçoğunu bir tetikleyici olmaksızın idrak edemiyo-
        ruz. İşte bu yüzden iç sesimiz yaşadığımız olaylar karşısında belki bir savunma mekanizması olarak devreye
        giriyor ve kafamızı karıştırıyor. Kararsız kalıyoruz. Psikolojik olarak da iç ses, bilinçli düşüncelerle bilinçsiz
        inanç ve önyargıları birleştirir. Bu sebeple kendinizi ve çevrenizi nasıl gördüğünüz, dünyayı nasıl algıladığı-
        nız iç sesinizin alanını belirler. Yani iç sesinizin nimet mi lanet mi olduğu konusu tamamen size bırakılmış bir
        seçimdir. “Kendi ruhuna bir teleskopla baktı. Düzensiz gibi görülenleri gördü ve güzel yıldız kümeleri gibi
        gösterdi ve bilincine dünyaların içinde gizli dünyalar kattı.” diyen Carl Gustave Jung’ a katılmamak elde mi?
        Karakterinle ilgili her şeyin başlangıcı senden değil kimsenin duymadığı içindekinden gelir. Bu sebeple
        dünyada sanmam ki yoktur iç sesini tanımayan. Ahraz da bilir, dilsiz de. Dilsiz doğuramaz sesin çocuğunu
        ahrazsa büyütemez. Sesin telleri kiminin gırtlak boşluğunda tıngırdar kiminin kalbinde kimininki ise bey-
        ninde.
               İç ses bizim terazimizdir. Bazen iki kefesi dengede olan bazense şirazesi kayan bir terazi. O yüzden
        bazı insanlar iç sesini somutlaştırmak ve ona isim vermek ister: “İçimizdeki Şeytan.”

                                                  Fatma Nur SALMAN
                                  Adana Bahtiyar Vahapzade Sosyal Bilimler Lisesi

           68
   65   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75