Page 74 - Sosyal Bilimler Liseleri Oku-Yorum Yazı-Yorum Projesi Öğrenci Seçkisi
P. 74

YAŞAMAK İÇİN ÂŞIK OLMAK ÇOK MU GEREKLİ?




               Yaşamak için birine âşık olmak gerekli mi? Aşk nedir? “Aşk bir defa yaşanır.” sözü doğru mu? Gerçek
        aşk diye bir şey var mı? Nasıl âşık oluyoruz? İlk görüşte aşk diye bir şey var mı? Aşka dair ne biliyoruz?


               Aşka dair söylenen sözlere illaki denk gelmişizdir; aşk ile ilgili birinin konuşmasına, zihnimizde can-
        lanan düşüncelere… Çünkü sözü çok geçen bir şeydir aşk. Gencinden yaşlısına çoğu insanın fikir sahibi
        olduğu, olabileceği bir şeydir aşk. Şiirlere, kitap ve romanlara, makalelere ve benim yazdığım gibi dene-
        melere, edebiyata; şarkılara, türkülere, resimlere, heykellere, dansa, tiyatro ve sinemaya sanata konu ve
        malzeme olmuştur. Magritte’nin “Aşkın gözü kördür.” mesajı veren Aşıklar ve Dante Gabriel Rosetti’nin tatlı
        ama bir o kadar hüzünlü bir vedalaşmayı andıran İki Aşık tablosu; müzikte Ayten Alpman’ın Ben Varım ve
        Sen Benim Şarkılarımsın’ı; edebiyatta Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sı, Attila İlhan’ın Ben Sana
        Mecburum, Cemal Süreya’nın Balzamin ve Özdemir Asaf’ın Lavinia şiirleri; filmlerde ise Five Feet Apart filmi
        aşkı konu edinen eserlere birkaç örnek olacaktır.


               Sorduğum soruyu tekrar soruyorum: Aşk nedir?

               Aşkın ne olduğu tam olarak belirlenememiştir hâlâ ne yazık ki… Aşkı çoğunlukla bir duygu olarak
        görüyorlar fakat açıklama kısmında zorlanıyorlar. Bilim, hormon kaynaklı karşı cinse veya hemcinsine duy-
        duğu tutkulu sevgi olarak ele alıyor aşkı. Fakat “Aşk Hormonu” şeklinde görev yapan bir hormon henüz
        bulunamamış. Bunun sonucunda öne sürülmüş bir bilgi var o ise birçok hormonun görev aldığı ve bu hor-
        monların da görsel, işitsel ve psikolojik etkilerle salgılandığını söylüyorlar. Kısacası aşk aslında bir tanımsız.
        Sosyolojiye göre toplumun yapısını oluşturan en önemli etken, biyolojiye göre tüm hayvan ve insanlarda
        olması gereken, canlının yaşaması için gerekli olan bir duygu, psikolojide ise yine bir duygu o ve bu duygu-
        nun ifade edilişinin kişiye bağlı olduğu şeklinde açıklanıyor.


               Bir duyguysa duyguların en güçlüsü ve en kapsamlısıdır aşk, Mevlana aşkı “Aşk öyle engin bir deniz-
        dir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır.” şeklinde yorumlar. Aşk, Havva ve Adem döneminde de var olan ve
        günümüzde hala varlığını koruyan bir şeydir.


               Ahmet Altan “Ölümü bile ikinci sıraya düşüren bir durumdur aşk”, Can Yücel “Aşk, kelime değil bir
        cümledir. Kurmak içinse, özneyle yüklem değil, iki yürek gerekir.”, Voltaire “Aşk doğanın dokunduğu, düş
        gücünün işlediği bir kanaviçedir.” sözleriyle aşkın ne önemli bir duygu olduğunu, bir kelimeden ziyade bir
        cümle olduğunu, ölümü ikinci sıraya bırakabileceğini, doğa ve hayalin bir bir işlendiği bir nakış olduğunu
        anlatmışlardır.


               Aşk kişiyi olduğundan farklı biri yapar, değiştirir; bu değişim kişinin yaşadığı aşka göre farklılık gös-
        terir. Bu sadece aşk ile ilgili de değildir aslında, insan doğduğu andan beri gerek kendi oluşturduğu farkın-
        dalık etkisi ile gerekse yaşanan olaylar sonucunda değişir. Bu değişimin kişiye bağlı oluşu gibi -yani kişinin
        olaydan sonra daha da olgunlaşacağı gibi ya da inkâr edip daha kötü durumlara gideceği gibi- aşktaki
        değişim de kişiye bağlıdır. Yaşanan aşk da burada etkilidir. Örneğin tek taraflı kalmayıp iki kişiyi ilgilendiren
        ve güzel bir ilişki ile sonuçlanan aşk kişiyi çoğunlukla olumlu etkileyip pozitif değişim ve düşüncelere kapı
        açar. Fakat bu sadece bir örnek. Başka biri yine bu şekilde güzel giden bir ilişkide çocuklaşıp -kötü anlamda-
        yani şımarabilirdi.




           72
   69   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79