Page 138 - 3 Adım AYT Türk Dili ve Edebiyatı
P. 138
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 3. ADIM
7. Doğaçlama tiyatro, oyuncuların oyun içeriğine yönelik her- 9. Türklerin oldukça köklü ve eski bir tiyatro geleneği bulunmak-
hangi bir hazırlık ya da plan yapmadan gerçekleştirdiği per- tadır. Karagöz, meddah, kukla gibi pek çok örneği bulunan
formans anlamına geliyor. Sahnede seyirciden alınan bir bu geleneğin son halkası ise orta oyunu geleneğidir. Bu ge-
sözcük ya da bir cümleden yola çıkarak oyuncular birbirleri- lenekte palanga adı verilen çepeçevre seyircilerle kuşatılmış
nin o an oyuna getirdiği bilgileri kabul ediyor, üstüne ekleme bir meydanda oynanan bu oyun, oyuncularının doğaçlama
yapıyor ve oyun olarak kuruluyor. Doğaçlamanın kökenleri- yeteneğine bağlıdır. Oyunu geliştirmek için ev ve dükkân ola-
nin insanın yaşadıklarını, korkularını, sevinçlerini bedeniyle rak işlev gören iki paravan kullanılır. Ait oldukları sınıfların
ifade ettiği ritüellere, şaman danslarına, mevsimsel törenlere yerel kıyafetlerini giyen, hatta yeri gelince kadın kılığına girip
dayandığını ve bu törenlerde, danslarda, doğaçlamanın ilk makyaj dahi yapan sanatçılar, halkı eğlendirmek için tüm hü-
nüvelerinin oluştuğu söylenebilir. İlk kez 1928 yılında yayım- nerlerini sergilerler.
lanan ve İÖ’ye ait olduğu tespit edilen bir papirüste yazılan
Bu parçaya göre modern tiyatroda kullanılan;
drama, bugüne dek bilinen en eski doğaçlama tiyatro örne-
ğidir. Doğaçlama, tiyatro sanatında yapıtlarını oluşturan ya- I. sahne,
zarlar ve role hazırlanan oyuncular tarafından tarih boyunca
II. metin,
kullanıldı. 16 ve 17. yüzyıl geleneksel Türk tiyatrosunda ----
sahnede de yapıldı. III. dekor,
IV. kostüm,
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir? unsurlarından hangisi veya hangileri orta oyununda bu-
lunmaz?
A) Köy seyirlik oyunları B) Karagöz
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III
C) Meddah D) Orta oyunu
D) I ve II E) II ve III
E) Kukla
10. Türk kültürünün çok önemli bir unsurunu oluşturan Karagöz
oyunu, deriden kesilmiş tasvirlere perde arkasından ışık
yansıtılmasıyla oynanan bir gölge oyunudur. Bu oyun Türk
kültürünü, yaşam biçimini, müziğini, Osmanlı’daki halkın ka-
rakterini bizlere yansıtan özel bir sanatsal faaliyet özelliği
taşımaktadır. Ülkemizde 19. yüzyılın sonlarına doğru başla-
yan modern tiyatro öncesinde bizim bu alandaki eksiğimizi
tamamlayan “Geleneksel Türk Tiyatrosu” içinde Karagöz ay-
rıca bir yer tutmaktadır.
Bu parçadan Karagöz’le ilgili,
8. Karagöz oyununda kötü huylu cüce tipidir. Saray soytarıları gibi
vücudu gelişmemiş, aklı kıttır. Çabuk ve duraksamadan konuşur. I. Yazılı bir metni olmak zorundadır.
Başkalarını, özellikle Karagöz’ü kızdırmaktan hoşlanır. Yılışık, II. Günlük hayat oyuna yansıdığı için dönemin zihniyeti hak-
sulu, alaycı bir tiptir. Oradan oraya laf taşıyarak herkesi birbiri- kında bilgi sahibi oluruz.
ne düşürür. Etrafa kulak asmaz, devamlı söz söyler, boyu kadar
uzun bir külahı ve kimi kez de külahın ucunda feneri vardır. Bu III. Oyunu perde arkasında oynatan kişiye “hayalbaz ya da
tipe, “Altı Karış”da denir. hayalî” denir.
IV. Türk tiyatrosunun önemli bir parçasıdır.
Bu parçada söz edilen Karagöz tipi aşağıdakilerden
hangisidir? yargılarından hangilerine ulaşılabilir?
A) Tuzsuz Deli Bekir B) Çelebi A) Yalnız I B) Yalnız III
C) Matiz D) Arnavut C) I ve III D) II ve III
E) Beberuhi E) II ve IV
136