Page 129 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 129
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 59
2. ÜNİTE > Hikâye Kazanım A.2.7: Metindeki zaman ve mekânın özelliklerini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Ahmet Mithat Efendi’yle Zaman ve Mekân 25 dk.
Amacı Öyküleyici anlatımlarda yazarın veya kahramanın ruh hâli ile zaman ve mekân arasındaki ilişkiyi belirleye- Bireysel
bilmek, metinde mekân veya zaman değiştiğinde olayların da buna bağlı değişebileceğini kavrayabilmek.
Yönerge Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Suizan
Bu hikâyeyi bir Fransızdan şu sebeple dinledim ki: Bir gün Paris şehrinde bir iş için çarşıda gezer-
ken hava birdenbire karardı ve bulutlar birbirine hücum eden ordular gibi karıştı. Şimşeklerin çakışı,
göğün gürleyişi binlerce top bataryalarının bir yerde sırayla ateş edişlerine kıyas kabul etmeyecek bir
hale geldi. Yağmur boşandı.
Nuh Tufanı’na benzeyen bu ani olay karşısında şaşırıp kaldım ve gökyüzünde aniden beliren ve başla-
yan bu güçlü savaşın yeryüzüne yağdırdığı tanelerden siper almak için hemen bir mağazaya daldım.
Lakin mağazanın bir tarafında bulunan büyük saate bakarak güneşin batışına iki saat kalmış oldu-
ğunu görünce ve gideceğim mahalli düşündükçe bayağı telaşlandım.
Çünkü mevsim bahar faslını geçmiş olduğundan Paris ahalisinin ekserisi sayfiyelerine çıkmış olduk-
ları gibi, ben de ailemiz halkıyla Paris’e araba ile bir buçuk saat mesafede bulunan sayfiyemize gitmiş
olduğumdan, akşam sayfiyeye geri dönmek bir şekilde ya yağmurun kesilmesine veyahut gayet koru-
naklı bir araba tedarikine muhtaç idi.
(…)
Zihnimde bu düşüncelerle meşgulken, görünürde ev sahiplerine kesinlikle renk vermeyerek sohbet
edip, vakit de gün batımını iki saat kadar geçtikten sonra sofracı gelip bizi yemeğe davet etti.
Bunun üzerine cümleten kalkıp sofraya gitti. Gündüzki hava tamamıyla değişmiş, fazlasıyla yumuşa-
mış olduğundan tabiatın şu güzelliğinden faydalanmak için o geceye özel olmak üzere Polin’in isteği
üzerine sofra bahçeye nazır genişçe bir balkon üzerine kurulmuştu. Gece ise tam ayın on beşinci
gecesi olduğundan, dolunayın gündüzün güneşine bedel ışığıyla gecenin gündüzden hiçbir farkı kal-
mamış, özellikle dolunayın, uzaktan akmakta olan Sen Nehri’ne yansıyan gümüşi parlaklığı, gün ışığı
kadar nazlı olmayıp da âleme görüldüğünde kendisini doya doya seyretmekten men etmesi, gündüze
nispetle başkaca bir meziyet kazandırıyordu. Gökyüzünde gördükleri küçük yıldızların sisi perdesini
büsbütün kaldırmasıyla gökyüzünü izlerken oyuna katılmak arzusundayken geriden ay nasılsa görüş
alanına daha çok sokulmaya besbelli evvelce yol bulmuş olduğundan diğerleri uzak kalmış ve bundan
bayağı canları sıkılarak arada bir gözlerini yumup kırpıştırdıklarına bakılırsa adeta ağlamak derece-
sine gelmiş oldukları anlaşılmaktaysa da dolunay, izleyenlerin gönlü olsun diye bunların da uzaktan
uzağa seyir eğlencesine katılmalarına razı olmuştu. Fakat ne çare? Bu manzarada Ay yine yalnız kal-
mayıp öncelikle tabiatı kendi tarafına çekerek bahçelik ve ağaçlık alandaki, cins ve miktarı kimsenin
aklının alamayacağı kadar çok olan kuşların da tabiata katılarak ahenkle ötmeye başlamalarıyla -yıl-
dızların da hatırı kalmasın ama izleyenler, dikkatlerini yalnız Ay’a vermişlerdi.
Ahmet Mithat Efendi
Kelime Dağarcığı:
suizan: Kötü zanda bulunma. sayfiye: Yazlık ev.
127