Page 377 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 377

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10          183

             5.ÜNİTE > Roman  Kazanım A.2.5: Metnin olay örgüsünü belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                          Olay Örgüsü                                  25 dk.
             Amacı      Olayların birbiriyle ve metinle ilişkisini kavrayabilmek.                Bireysel


              Yönerge  Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                              Taaşşuk-I Tal’at ve Fitnat
             (…)
             Şerife Kadın bir gün Fitnat Hanım ile nakış dersinden sonra konuşurken der ki:
             – İki gün var, evime bir kız gelir. On yedi-on sekiz yaşında var. Nakış hiç bilmez, lakin bir okuması,
             bir yazması var ki! Hiç ben öyle kız görmedim. Beş dakikada koca bir gazeteyi baştan başa okur! (…)
             Allah vergisi bir şey.
             – Nakış nasıl öğrenememiş şimdiye kadar?
             – Babası bırakmamış. Fakat o zekâ ile nakışı da öğrenecek. İki gün var ki bana gelir de, oldukça iğneyi
             kullanmaya alıştı.
             – Ah, insan okumak-yazmak bildiği gibi, her şeyi kolay öğrenir. Ah!.. Ben böyle kör kaldım.
             – Hiç okumak bilmez misin kızım?
             – Okurum biraz ama, okuduğumu anlayamam ki.
             – Bir şey yapalım öyleyse. O kıza söyleyeyim, buraya gelsin bir defa, sana ders göstersin, sen de ona
             nakış gösterirsin. Onun da nakışa çok sevdası vardır, olmaz mı?
             – Ah, öyle olsa!.. ne güzel… İsmi ne kızın?
             – Ragıbe Hanım.
             – Ne güzel isim… Ah, usta kadın! Şu ders işini uydursak! Pek çok sevdam var biraz yazı öğrenmeye.
             – Peki kızım, peki.
             Şerife kadın kalkıp gider. Giderken Hacıbaba’ya der ki:

             – Sizin kerîme ile görüşecek kız buldum. Gayet kâmil, uslu bir kız. Okumayı-yazmayı dahi pek güzel
             bilir. Hatta Fitnat Hanım ondan ders okumak hevesindedir. Ona da biraz nakış göster, çünkü nakış
             bilmez bîçare…
             – İşte şimdi beni memnun ettin, gördün mü? Gelmesin, yahut, kızım onun evine gitmesin dedim mi?
             Ben yaptığımı bilirim. Herkesin değerini anlarım.
             Fitnat Hanım sevincinden çıldıracak. Ders okumaya o kadar sevdası gelir ki, ertesi günü dört gözle
             bekler. Bir saat, bir yıl kadar görünür, kendi kendine der:
             – Ah… Ben okumak yazmak öğreneceğim… sonraki kitaplar, gazeteler alıp okuyacağım… istediğim
             şeyi yazabileceğim… oh, ne güzel, ne güzel… Ragıbe Hanım’la görüşeceğiz: Kâh konuşacağız, kâh be-
             raber gergefte işleyeceğiz, kâh bana ders verecek… Ah, şükür yarabbi! yine ders okumaya başlayacağım.
             Ah, ders ne kadar tatlıdır! Ne vakit, ufaktım da mektebe giderdim, ders okurdum; ne güzeldi o vakit-
             ler!.. Hele yine derse başlayacağız. Bakalım, Ragıbe Hanım ne türlü kız olacak? Güzel olacak, şüphem
             yok, Şerife Kadın o kadar metheder… hem de Şerife Kadın öyle, gördüğünü methedenlerden değil…
             Nihayet Fitnat Hanım o günü bu türlü mülâhaza ile akşam eder. Gece de, bütün gece, hülyası derstir.
             Rüyasında da dersi görür, dersi ve Ragıbe Hanım’ı sayıklar. Ertesi sabah dahi bu iki-üç saat ne vakit
             geçecek diye sabrı kalmaz… Bu böyle kalsın.
             (…)
                                                                   Şemsettin Sami, Taaşuk-ı Tal’at ve Fitnat


                                                                                                   375
   372   373   374   375   376   377   378   379   380   381   382