Page 381 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 381
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 185
5.ÜNİTE > Roman Kazanım A.2.5: Metnin olay örgüsünü belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Romandaki Olaylar 25 dk.
Amacı Romandaki olay örgüsünün önemini anlayabilmek. Bireysel
Yönerge Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Karabibik
(...)
Tarlayı otlar bürümüştü. Karabibik burayı babası Koca Osman’ın mirası olarak ele geçirmişti. Tarla o
zaman on iki dönümken dört dönümünü Kara Durmuş’a satıp parayı askerlik bedeli olarak vermişti.
Şimdiki halde sekiz dönümden ibaret kalan bu toprak parçasına bile tarla komşusu olan Yosturoğlu
göz dikmekte bu sebeple aralarında ara sıra münakaşa yaşanmaktaydı. Otuz iki dönüm tarlası olanla-
rın da el ayası kadar toprağa göz dikmesi münasebetsiz değil mi ya? Kendisi şu kadarcık tarla sayesinde
ancak akşamları bir kaşık sıcak çorba içecek kadar mal kaldırabiliyor; elinden bu da çıksın da açlıktan
mı ölsün? Zaten Yosturoğlu’nun babası da bu toprak hırsından ölmemiş miydi? O vaktin behrinde
de babası himdi kendisi gibi ötekinin berikinin damına, tarlasına göz koya göz koya herkesin canını
yakmıştı.
(...)
Deli Ali aklına bir şey gelmiş gibi atılarak dedi ki:
– Dur be! Koca İmam kayınçasını everiyormuş.
Diğer ikisi birden hayretle:
– Sarı Simayil’i ha?
Deli Ali bunların henüz haberdar olmadıkları bu havadisi vermiş olmasından böbürlenmeye başladı.
Kendisine her olanı biteni bilen adam tavrı vererek dedi ki:
– Köşkarlı Yusuf Aanın beslengisini alıyo.
Karabibik bu havadisten hiç hoşlanmadı. Çünkü onun başka bir hesabı vardı: “Sarı Simayil”e kızı Hu-
ri’yi vermek arzusundaydı. Bu evlilik sayesinde Koca İmam’ın öküzlerini bedava kullanabileceğini he-
sap etmekteydi. Sarı İsmail elden çıktıktan sonra bu öküzler de başkasının malı olacak; başkasının malı
olmasa da yine her zamanki gibi parayla kullanmak lazım gelecek.
(...)
Karabibik kendi kendine sormuş olduğu bir suale cevap vererek dedi ki:
– Ee, gayrı ni hal edelim, kader değilmiş.
(...)
Karabibik birinci dönümü bitirmek üzereydi.
Sağa sağa kaçmaya çalışan Benekli’yi üvendirenin burnuyla yola getirmekteydi. Yüreğinde bir sevinç
duymaktaydı. Sabanın sapına büyük bir gururla sarılarak, kuvvetli demirin açtığı çığır üzerinde ağır
adımlarla yürümekteydi. Harımın yanına kadar yaklaştı. Hayvanları harmanlatıp ikinci dönüme geçti.
Hem yürüyor hem şarkı gibi bir şey mırıldanıyordu: Bas gidelim yavrum da bas gidelim.
Etrafta çiftçiler işleriyle meşguldüler. Yanı başında Deli Ali, Koca İmam’ın tarlasını nadas etmekteydi.
İki erkek arada sırada birbirlerine seslenmekteydiler:
– Hey Deli Ali! Köşkarlı Yusuf onu halletmiş?
– Gürses’e gitmiş. Beslengisini almaya.
– Sarı Simayil’i ni vagıt everiyo?
– Yaydan geri...
Artık Karabibik Huri’yi Sarı Simayil’e vermekten ümidi kesmişti. Fakat buna da artık lüzum kalmamış-
tı, çünkü işte kendisi de çift sahibi mal sahibiydi.
Nabizade Nâzım
Kelime Dağarcığı:
kayınça: Kayın. beslengi: Besleme, üvey kız. üvendire: Çifte koşulan öküzleri yürütmek için kullanılan, ucuna nodul çakıl-
mış uzun değnek, gönder. yay: Yaz.
379