Page 389 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 389
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 189
5.ÜNİTE > Roman Kazanım A.2.7: Metindeki zaman ve mekânın özelliklerini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Zaman-Mekân-İnsan İlişkisi 25 dk.
Amacı Mekân ve zamanın eser kahramanları üzerindeki etkilerini çözümleyebilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Soruları, verilen metinden hareketle cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Bugünün Saraylısı
(…)
Apartmana taşındıktan sonradır ki, Ayşen birdenbire çevresini ve eğlence şekillerini değiştirmişti.
Artık önüne gelen sinemaya değil, en iyilerine gidiyordu, Ayazpaşa’daki bahçeli pastacıda Berin ile
çay içiyor, büyük otel ve gazinolarda yemek yemeğe alışıyordu.
İşte artık alıştığı için ve daha da alışmak maksadiyle dayısını Taksim Gazinosuna sürüklüyor. Doğ-
rusu alışmalı, düzeyini yükseltmeliydi. O daha iyisine değerdi.
Başını çevirmiyerek düşünmesine epeycedir devam ederken ayak sesleri duydu. Kapı açılıyor;
Ayşen… Hayır, Sarı Kız, sırtında parıltısı bile gözleri ısıtan siyah bir kürk, içeri giriyor. Beyaz elbise-
sinin etekleri kürkten taşmaktadır, başına da beyaz bir şey sarmış, şöyle, çene altından tutturulmuş.
Ne yapacak bakalım? Yüzü olabileceğinden ciddi, başka türlü yürüyor, yürüyor ve omuzlarından,
kolsuz pelerin, şal, maşlah imişçesine kolaylıkla, zarafetle kayan bu kürkü güzel bir jestle -bağışlar
gibi- atıyor. Eli Ata’ya doğru “Kalkma, dur” anlamına bir işaretle uzanıyor, diyor ki:
“– Sevgilim! Ayaklarına kapanmağa geldim.”
Ata, yapılanın bir rol olduğunu bilmekle beraber, ayaklarını kanepenin altına saklamaktan kendi-
sini alamıyor. Karşılıklı gülüşüyorlar. Gülüşüyorlar ama dayı, aklını fikrini rol yapmağa vermiş olan
Ayşen’in bu hallerini gittikçe arttırdığını, azıttığını gördüğü için gülümseyişine bir acılık katıldığını
hissetmiyor değil. Bir sene üç ay zarfındaki değişiklik inanılmayacak kadar büyüktür, şaşırtıcıdır. Ata
da anlıyor ki insanın parası olursa giyeceklerini terzinin en tanınmışına diktirmeli, ayakkabılarını da
gene meşhurlardan birinde yaptırmalıdır. Bunlar sadelik içinde zarafet nedir, uyarlamasını biliyorlar.
Hattâ Ayşen’in ilk elbise ve mantolarını hatırlıyor; aradaki farkı seziyor; kıza birkaç misil daha güzel,
güzelden çok moda gazetelerindeki Avrupa’lı tipi bir zariflik veren yenilerine hayran kalıyor. Eğer
Berin olmasa, önüne düşüp bu terzileri, kunduracıları ve her malın mükemmelini satan mağazaları
göstermeseydi onları tanımak için yıllar gerekecekti. Ayşen’in rehberi ve hocası Beyoğlu’nun kibar
hayatını gayet iyi bilen Berin Hanımdır. Bu iş, ne Feride’nin, ne de Üftade’nin becerecekleri işlerden…
(…)
Refik Halid Karay, Bugünün Saraylısı
387