Page 51 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 51
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 22
1.ÜNİTE > Giriş Kazanım A.4.9: Metinde ortaya konan bilgi ve yorumları ayırt eder.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Edebiyat Her Yerde 25 dk.
Amacı Edebiyat ve sanatın tarih ile ilişkisini kavrayabilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
(Metin düzenlenmiştir.)
Yansıtan ve Yansıtılan
(…)
Sanat ve edebiyat yapıtlarının çizdiği dünya, gerçekliğin körü körüne bir kopyası değildir ama dün-
yanın rengini ve kokusunu kendinde korur; şu basit nedenle ki sanat her zaman için doğanın ve
insan yaşamının en özlü yanlarını ele almıştır. Her gerçek sanat yapıtının bir bildirisi olması gerekir;
bu, bir sanat yapıtının var olabilmesinin temel koşulu ve yaşamsal ögesidir. Sanat, gerçekliğin büyük
disiplinine ancak boyun eğebilir, ona yardım edemez ama bu demek değildir ki sanat hep gerçekçi
olmuştur.
Denebilir ki her edebiyat ürünü yaratıldığı dönemin havasını yansıtır bir oranda. Çünkü ister roman-
cı olsun ister öykücü, ister ozan olsun ister oyun yazarı, onları çağlarından soyutlamak olanaksızdır.
Bu yüzden de bilinçli ya da bilinçsiz çağlarına tanıklık ederler. Çağına tanıklık etmeyen yazarlar,
ozanlar yok gibidir. Ancak bu tanıklık sanata özgü yasalar, ilkeler ve kurallar içinde yapılırsa kalıcılık
kazanır. Bu da büyük ölçüde sanatçının dünyayı algılayışı, yansıtışı, onu yeniden biçimlendirişiyle
ilgilidir. Çağlarına tanıklık etmiş nice sanatçılar vardır ki unutulup gitmiştir bugün.
Çağına tanıklık toplumsal bir olgudur. Çünkü belirtmeye çalıştığımız gibi istese de istemese de çağı-
nın havasını solur sanatçı. Duyarlığını, yaşantısını, ekinsel birikimini çağı biçimlendirmiştir. Öyleyse
salt tanıklık etme ereğiyle bir sanatsal yaratı oluşturulamaz, oluşturulursa da öyle bir yaratının ömrü
uzun olmaz.
Emin Özdemir, Türk ve Dünya Edebiyatında Dönemler-Yönelimler
1. Çağına tanıklık toplumsal bir olgudur. Çünkü belirtmeye çalıştığımız gibi istese de istemese de çağının
havasını solur sanatçı. Duyarlığını, yaşantısını, ekinsel birikimini çağı biçimlendirmiştir. Öyleyse salt
tanıklık etme ereğiyle bir sanatsal yaratı oluşturulamaz, oluşturulursa da öyle bir yaratının ömrü uzun
olmaz.
a) Yazarın bu ifadelerine katılıyor musunuz? Gerekçeleri ile açıklayınız.
b) Dönemi dışında yazılan tarihî romanlar sizce bu düşünceye bir karşıtlık oluşturur mu? Edebiyat
ve tarih ilişkisi bağlamında yorumlayınız.
49