Page 53 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 53
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 23
1.ÜNİTE > Giriş Kazanım A.4.9: Metinde ortaya konan bilgi ve yorumları ayırt eder.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Zaman Neyin İlacı? 25 dk.
Amacı Edebî değerlerin değişim nedenlerini kavrayabilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Sözlü Gelenek Öznesi Olarak Saz Şairi, Âşık ve Halk Şairi Terimleri
Sözlü geleneğin en önemli temsilcisi ve aktarıcısı olan halk şairlerinin kadim bir geçmişi vardır. Bu
bağlamda Türk halk şairliğinin kökleri, İslam öncesi Orta Asya’daki yazılı edebiyat öncesi sözlü dö-
neme dek uzanır. Günümüzde, “saz şairi”, “âşık” veya “halk şairi” olarak adlandırdığımız kişiler; bir-
biriyle bağlantılı olarak farklı adlarla anılmakta olup İslami dönem halk şiirindeki misyonlarından
çok daha fazlasına sahip kişilerdi. Bu geleneğin temsilcileri; Türklerin İslamiyet öncesi, İslam ve Batı
medeniyetleri dairesiyle olan irtibatıyla uyumlu olarak aslında üç temel tip esasında var olagelir:
“Birinci tip, muhtelif Türk boylarında ozan, baksı, kam, şaman vb. adlarla anılan şair ruhanilerdir.
İkinci tip, İslamiyet döneminde dinî-tasavvufi Türk edebiyatı [ayrıca Dertli, Karacaoğlan gibi isimler
örneğinde ladinî denilen, dinî olmayan bir âşıklık geleneğinin de] tesiriyle ortaya çıkan âşık, Kaygu-
suz Abdal, Âşık Yunus, Süleyman Çelebi gibi şahsiyetlerdir. Üçüncü tip ise Batı medeniyeti dairesine
giren sazcı, saz ustası, saz sanatkârı, bağlama üstadı gibi adlarla anılan modern âşık.”
(…)
Farklı Türk boylarında “kam”, “şaman”, “oyun”, “baksı” olarak adlandırılan ve çok yönlü özelliklere sa-
hip olan sanatçılar; İslami dönemle birlikte artık eski etkinliklerini yitirmeye başlar ve yeni dönemin
gereklerine uygun olarak yerlerini zamanla ozanlığa bırakırlar. Sonraki dönemlerde ise “saz şairi”,
“âşık” ve “halk şairi” adları tercih edilir. Zira Türklerin İslamiyet’e geçişiyle birlikte yeni bir yaşam
tarzına geçilir; yeni yurt edinme çabaları, bu dini yayma girişimleri, göçebe yaşamdan yerleşik yaşa-
ma geçme uğraşısı gibi birçok etken hâliyle halk edebiyatı ve onun bir yansıması olan saz şiirini ve
temsilcilerini de etkiler. Böylece özellikle 9. yüzyıldan başlayarak Türklerin Anadolu ve Balkanlar’ı
yurt edinip yerleştiği döneme kadarki tarihî süreç içinde farklı adlarla anılagelen âşıklar, artık yeni
bir hüviyete bürünen âşıklık şiiri temsilcileri olarak varlıklarını sürdürür. Saz çalan, diyar diyar gezen
hatta “Hak âşıkları” olarak bilinen bu kişiler; âdeta âşık edebiyatıyla özdeşleşerek bu kültürel mirası
geçmişten günümüze taşıya gelir.
(…)
Okan Alay, Sözlü Gelenek Öznesi Olarak Saz Şairi, Âşık ve Halk Şairi Terimleri
1. a)
İslam öncesi ozanları “kam, şaman, baksı”, aynı zamanda dönemin inancı olan Gök Tanrı
inancıyla ilintili olarak dinî bir kimlik de taşır. Doğaçlama şiir söyleme yeteneklerinden dola-
yı halk, onların Tanrı’dan “kut” aldığına, Tanrı tarafından bu yetenekleri ile ödüllendirildiğine
inanır.
Bu bilgiyi göz önünde bulundurduğunuzda metinde vurgulanan “kam, şaman, baksı” isimlerinin
İslamiyet’ten sonra “âşık” ya da “halk şairi”ne dönüşmesini nasıl yorumlarsınız? Düşüncelerinizi
yazınız.
51