Page 47 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 47
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 20
1.ÜNİTE > Giriş Kazanım A.4.8: Metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile sosyal, siyasi, tarihî ve mitolojik ögeleri belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Dil ve Gerçeklik 25 dk.
Amacı Dilin toplumların gerçekliğini yansıtan önemli bir kültür unsuru olduğunu kavrayabilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
(Metin düzenlenmiştir.)
Eski Türkçe
Türk yazı dilinin ele geçen ilk örnekleri Orhun Abideleri’nin metinleridir. Fakat bu metinler şüphesiz
Türk yazı dilinin ilk örnekleri değildir. Çünkü Orhun Abideleri’ndeki dil yeni teşekkül etmiş bir yazı
dili olarak değil, çok işlenmiş bir yazı dili olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan, Türk yazı di-
linin başlangıcını ele geçen bu ilk metinlerden çok daha öncelere çıkarmak gerekir. Türk yazı dilinin
sekizinci asırdan sonraki gelişmesi ile mukayese edilerek bir tahmin yürütülürse Orhun Abideleri’nin
yazı dilinde hiç değilse birkaç asırlık bir gelişme mevcut olduğuna kolaylıkla hükmolunabilir. Buna
göre Türk yazı dilinin başlangıcını miladın ilk asırlarına, hiç olmazsa Orhun Abideleri’nden birkaç
asır önceye çıkarmak doğru olur. Fakat Orhun Kitabeleri’nden daha eski bir metin ele geçmediği için
bu yazı dilini ancak sekizinci asırdan itibaren takip edebilmekteyiz.
İşte nazari olarak miladın ilk asırlarında başladığını kabul ettiğimiz ve ilk ele geçen metinleri seki-
zinci asra ait olan bu yazı dili 12-13. asra kadar devam etmiş olup bu devre, Türk yazı dilinin ilk dev-
resini teşkil etmektedir. Bu ilk yazı dili devresi aynı zamanda müşterek bir yazı dili devresidir. Yani
bu yazı dili, bütün Türklüğün tek yazı dili olarak kullanılmış; Orta Asya’da geniş bir sahayı kaplayan
Türklük âlemi asırlar boyunca hep aynı dille okuyup yazmıştır. O devirden kalma eserlerde görülen
ufak tefek farklar ise saha ve zaman farklarından ileri gelen normal ayrılıklar olup tek bir yazı dilinin
hudutlarını aşacak mahiyette değildir.
Kâşgarlı Mahmut’un en çok beğendiği ve şivelerle karşılaştırırken “Türkçe” diye adlandırdığı, Haka-
niye Türkçesi yahut başka eserlerde Kâşgar dili, Kâşgar Türkçesi adı ile anılan dil hep bu ilk Türk yazı
dilidir. Bu yazı dili devresinden gelen eserlerin büyük bir kısmı Uygur yazısı ile yazılmış olduğu için
bu devreye Uygur devresi, bu yazı diline de Uygurca denilebilir. Fakat Türkoloji öğretiminde Türkçe-
nin bu ilk devresi için bugün en uygun isim olarak “Eski Türkçe” tabirini kullanmaktayız. Türkçenin
ondan sonraki çeşitli gelişmelerinin kaynağı hep bu döneme çıkmakla birlikte bugün geniş sahalarda
ayrı kollara ayrılmış bulunan Türkçenin bütün şekillerinin menşei bu devrede bulunmaktadır. Kısa-
cası Türkçenin bütün yapısı bu devre ile izah edilebilmektedir. Demek ki bu dönem Türkçenin ana
Türkçe devresi, ilk devresi, eski devresidir. Onun için bu devreyi “Eski Türkçe” diye adlandırmak çok
yerindedir.
O hâlde Türk yazı dilinin ilk dönemi Eski Türkçedir. Eski Türkçeden daha önceki devir ise Türkçe-
nin karanlık devridir. O devir artık Eski Türkçe’nin Çuvaşça ve Yakutça ile bunların da daha ileride
Moğolca ile birleştikleri devirdir.
Muharrem Ergin, Türkçenin Tarihî Gelişimi
1. Okuduğunuz metinde kültürel ögelerden biri olan dilin tarihî gelişimi anlatılmaktadır. Sizce
Türkçenin yüzyıllardır yaşayan bir dil olmasının sebepleri neler olabilir? Açıklayınız.
45