Page 83 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 83
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 38
1.ÜNİTE > Giriş Kazanım A.4.14: Türün ve dönemin/akımın diğer önemli yazarlarını ve eserlerini sıralar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Dilimizin Çeşitli Dönemlerindeki Türkçe Seslerimiz 20 dk.
Amacı Türk dilinin bazı dönemlerindeki şairlerin dil ile ilgili düşüncelerini kavrayabilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
Dilimizin Gelişiminde Şairlerimiz
Dilimizin elçileri olan şairler, Türkçemizle ilgili kimi zaman karamsar kimi zaman onu yüceltici bir-
çok şiir yazmış kimi zaman da Türkçemizin ifade gücünün en güzel örneklerini vermişlerdir.
On dördüncü yüzyılda Âşık Paşa, meşhur eseri Garipname’de yer alan bir şiirinde Türkçeye olan
ilgisizlikten yakınmıştır.
On beşinci yüzyılda Türkçe, sadece şairlerin değil daha önce Karamanoğlu Mehmet Bey’de olduğu
gibi dönemin devlet adamlarının da gündemindeydi. Bu sefer Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethe-
dince bu gururu Göktürk ve Uygur alfabeleriyle Türkçe yazdırdığı fetihnamelerle paylaşmıştı.
Sadece on altıncı yüzyılın değil edebiyat tarihimizin en büyük şairlerinden Fuzûlî, Türkçe Divanı’nın
yanı sıra Arapça ve Farsça divanlarına sahiptir. Çoğu insan onu mensubu olduğu divan şiiri gele-
neğinden dolayı Arapça ve Farsça sözcükleri fazlaca kullanır olarak bilir. Hâlbuki yazdığı rubaide
günümüz Türkçesiyle “Ey, Arap, Acem ve Türk milletlerine feyiz veren Allah’ım! Sen, Arap kavmini
dünyanın en fasih konuşan milleti yaptın! Acem fasihlerinin ise sözlerini, İsa nefesi gibi, cana can
katan bir güzelliğe ulaştırdın! Ben Türküm ve Türkçe söylemek istiyorum! Allah’ım, benden iltifatını
esirgeme!” şeklinde dua etmektedir.
On altıncı yüzyıldan itibaren Köroğlu, Dadaloğlu ve Karacaoğlan gibi Türkçemizin yürekli ozanları
ortaya çıktı. Söyledikleri koşmalarıyla semaileriyle Türkçenin tertemiz anlatım gücüyle halkın gön-
lünde taht kurdular.
Tanzimat Dönemi’yle birlikte Türkçede yeni bir uyanış başladı. Her ne kadar şiirlerini topladığı kita-
bına Arapça sözcüklerden oluşan Müntehabat-ı Eş’âr ismini verse de Şinasi, bu kitaptaki bazı şiirleri-
nin altına “safi Türkçe” notunu düşmeyi ihmal etmez.
Millî Edebiyat Dönemi şairlerinden Mehmet Emin Yurdakul’un bilinçli dil sevgisi ise yabancı keli-
melerin istilasından kurtulmasını arzu ettiği Türkçemiz üzerinedir.
“Bakın bizim öz Türkçemiz ne hoş dil
Onun her bir nağmesi
Gökten gelen hitâb gibi sâf sesi
Ne bülbüle ne tutuya eş değil”
1911 yılında Yeni Lisan hareketi ile Ziya Gökalp ve arkadaşları dilde sadeleşmeyi savunurken bu
amaçlarına uygun şiirler de yazarlar. Ziya Gökalp’in Kendine Doğru adlı şiiri, onun yabancı kökenli
kelimelere karşı kararlı duruşunun ve öz Türkçeye dönüşün bir ifadesidir:
“Başka dile uymaz annenin sesi
Her sözün ararsan vardır Türkçesi”
dizeleri, toplumun dilde kendini bulması gerektiğini anlatır. Ardından gelen ve edebiyatımızda “Beş
Hececiler” olarak bilinen şairler de şiir sanatında yeni bir dil ve söyleyiş ortaya koyarlar.
Cumhuriyet Dönemi şairlerinin “Türkçe sevgisi” ve “ana dili” bilincini edinmelerinde başvurulan bir
ilham kaynağı Fazıl Hüsnü Dağlarca’dır. Şair, pek çok şiirinde olduğu gibi Türkçe Katında Yaşamak
adlı şiirinde de bir Türkçe sevdalısı olduğunu gösterir. Aynı şiirin son bölümünde Türkçemizi sonsu-
za kadar yaşatılması gereken kutsal bir değer olarak görür:
81