Page 269 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 269

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11          132

             5.ÜNİTE > Sohbet ve Fıkra  Kazanım A.4.6: Metnin görsel unsurlarla ilişkisini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                    Alıç Ağacına Farklı Bir Bakış                      25 dk.
             Amacı      Görselin metne etkisini ifade edebilmek.                                 Bireysel


              Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)


                                                   Dikmen Alıcı
              Dikmen’in ardındaki Çal dağının doruğunda yaşlı bir alıç ağacı vardır. Kuru dallarında solgun allı
              yeşilli paçavralarla nice masum özlemlerin adakları bağlı kalan bir ağaç... Ben o ağacı çok severim.
              Ona “Dikmen Alıcı” adını da ben taktım.
              Dikmen, Ankara’nın en yüksek en güzel yazlıklarından biridir. Eski Ankaralılar, yazın kuru sıcağı
              çökmeden Dikmen’deki bağ evlerine göçerler, baharın safasını sürdükten sonra yazı da orada geçi-
              rirler.

              Baharda, bereketli kırkikindiler toprağı ıslatıp, sıcak mayıs güneşi de ısıtınca, kucağında uyuyan mil-
              yonlarca tohum birden uyanır. Dikmen sırtları yemyeşil olur; allı morlu, elvan elvan bozkır çiçek-
              lerine bürünür, çitler yaban bademlerinin çiçekleri ile tozpembe olur; iğdeler açar, kekikler sürer.
              Dikmen sırtlarında adım attıkça havaya burcu burcu kokular yayılır. Ne güzel olur Dikmen’de bahar!
              Ben Dikmen’e sık giderim; hele eskiden çok sık gider, her gidişimde de Çal dağının tepesindeki tek
              ağacı ziyaret ederdim. Gide gele onunla dost ahbap oldum, uzun uzun sohbetler ettim. Neler anlat-
              madı bana... Bu uzun, çok uzun maceralı bir hikayedir. Biraz kısaltarak anlayabildiğim kadarını ben
              de size anlatacağım.
              Çal dağının doruğu bir kubbeye benzer. Tepeye çıkınca çepeçevre manzara birden sizin olur. Ku-
              zeyde yıldan yıla büyüyen, sırtlara bayırlara tırmanan Ankara önünüze serilir. Doğuda vadinin içi-
              ne sokulan Dikmen köyünü, daha ileride kuytu bir yarın sırtına yaslanan Karacakaya’yı, o güzelim
              Hüseyin Gazi’yi, daha gerilerde ufku kapayan Elma Dağı'nı, güneyde gümüş gibi ışıldayan Mogan
              gölünü, doğuda Ahlatlıbel’i görürsünüz. Yalnız onlar mı? Oradan daha neler görürsünüz... Ne görür-
              seniz güvenebilirsiniz, hepsi hastır, gerçektir. Sevinirsiniz orada; çünkü tabiatın içindesiniz. Orada
              kendi yaptığımız dünyanın bunaltıcı hayhuyundan, tatsız ıvır zıvırından, bencil kaygılarından, sıkıcı
              darlığından kurtulur; her şeyin olduğu gibi gözüktüğü, o külfetsiz, gösterişsiz, sessiz büyüklükle karşı
              karşıya gelirsiniz. Orada, o büyüklük içindeki yalnızlıkta, insan kendini bulur, varlığının özündeki
              asiliği anlar ve kendini erdemliğe adar.

                                                                              Hikmet Birand, Dikmen Alıcı

             1.  Metinde bahsedilen Dikmen’deki alıç ağacının da olduğu bir resim çizecek olsaydınız ağacın altın-
                daki kişi veya kişiler ne yapıyor olurdu? Betimleyerek açıklayınız.




















                                                                                                   267
   264   265   266   267   268   269   270   271   272   273   274