Page 393 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 393
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 193
7.ÜNİTE > Tiyatro Kazanım A.3.7: Metindeki zaman ve mekânın özelliklerini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Zamana Göre Yaşama 20 dk.
Amacı Zamanın ve mekânın metnin oluşumundaki önemini açıklayabilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Kahvede Şenlik Var
(…)
ERKEK — Buraya bir bayan gelecekti. Geldi mi?
GARSON — Hayır bayım. Gelen giden olmadı.
ERKEK — (Mendiliyle terini kurulayarak) Hava da pek sıcak. (Etrafına bakar) Burası güzel ama ge-
linceye değin yürünmesi gereken bir yol var ki insanın burnundan geliyor. Dik bir yokuş, kaldırım-
ları da bozuk.
GARSON — Bütün güzel yerlere dik bir yokuş tırmanılarak oldukça bozuk yollardan ulaşılır bayım.
ERKEK — Evet, bunu hiçbir zaman bugünkü kadar iyi anlamamıştım.
GARSON — Bu da hiçbir zaman bugünkü kadar güzel bir yere ulaşmak isteğini duymadığınızı gösterir.
ERKEK — Ama… Siz biraz ileri gitmiyor musunuz?
GARSON — Ödevim müşterilere yer göstermek, buyurunuz efendim, ne emredersiniz efendim de-
mekle bittiğini düşünmüyorum. Onları daha iyi tanırsam daha da yararlı olabilirim. Ama yine de
biraz ileri gittiğim kanısındaysanız yine de özür dilerim.
ERKEK — Rica ederim! Rica ederim!
GARSON — (İskemlelerden birini göstererek) Buyurmaz mısınız? (Erkek oturur, garson masayı ya-
nına koyar.) Emriniz bayım?
ERKEK — Biraz bekleyeceğim.
GARSON — Emredersiniz.
ERKEK — (Cep saatini çıkarıp bakar, sonra uzaklaşınca garsona) Bakar mısınız?
GARSON — (Saatine bakmadan) On.
ERKEK — Benimki onu yirmi geçiyor. (Ayar etmek için yeniden saatini çıkarır.) Biraz ileri gitmiş olmalı.
GARSON — Hayır bayım düzeltmeniz gerekmez. Doğru olanı sizinki.
ERKEK — Ya!
GARSON — Benim saatim benim saatim değil.
ERKEK — Ya!
GARSON — Buranın saati, kahvenin saati demek istiyorum. Müşterilerimizin istediği saat. Her za-
man güzel bir günden çalınmış yirmi dakikayı gösteren saat. Bizim işimizdir bu. Saatlerimizi öyle
ayarlarız ki, sizin için çok değerli olan yirmi dakikayı kaşla göz arasında sizden çalar, sonra yine size
armağan ederiz.
ERKEK — Çok hoşsunuz.
GARSON — Evet. Olmak zorundayım.
ERKEK — (Süzerek) Çok da konuşkansınız.
GARSON — Konuşmadan hoş görünmenin yolunu daha bulamadığım için.
ERKEK — (Kısa bir susuştan sonra) Siz sessizliğinizle de çok işler görebilirsiniz bay garson.
GARSON — Beni gerçekten öyle buluyorsanız işimin altın çağını yaşıyorum demektir.
ERKEK — (Kısa bir sessizlikten sonra) Daha gelmedi.
GARSON — Ne iyi. Sevinmelisiniz.
ERKEK — Neden sevinecekmişim? Bekletilmeyi hiç sevmem.
GARSON — Düşünün! Şunu düşünün! Size pek de önem vermeden, işine gider gibi süslenmeden
ama tam vaktinde gelen bir kadın mı iyi sizin için? Yoksa aynanın karşısında sizi düşünerek uzun
uzun hazırlanan, sonra tam kapıdan çıkarken kendini yeterince güzel bulmadığı için geriye dönen
bu kez aynanın karşısında bir başka türlü süslenen bu işi iki kez, üç kez, dört kez, beş kez tekrarlayan
391