Page 204 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 204
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12 100
4. ÜNİTE > Roman Kazanım A.2.8: Romanda anlatıcı ve bakış açısının işlevini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Romana Bakış Açım 25 dk.
Amacı Metinden yola çıkarak anlatıcının bakış açısını belirleyebilme. Bireysel
Yönerge Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Bir Tereddüdün Romanı
(…)
Muallâ kitabı kapadı. Hayır! Okuyamıyacak. Bir roman kahramanı, her şeyden evvel, kendisiyle bera-
ber yaşanacak sevimli bir arkadaş olmalıdır. Muallâ’nın böyle ne kadar dostları var. Onun için, ekse-
riya, romandan ziyade meşhur adamların hayatlarını anlatan hakiki eserler okumuştu. Bu kitabın da
ismi öyle bir şey vaadediyor: “Bir Adamın Hayatı.” Ne hayat! Muharrir mi? Kim bu adam? Muharrir
olacak. Türk. Niçin böyle bir otelin yatağında kıvranıp duruyor? Aman o çay.
Muallâ bundan evvel Vagner’in hayatına dair bir kitap okumuştu. Şimdi, içinde, ondan kalan tadı
arıyor.
(…)
Gözlerimi önüme indirince tahmin ettiğim şey olmuştu: Hıçkırıyordu.
“Mendilini aradı ve bulamadı. Ona kendi mendilimi verdim ve gözlerini sildi. Masamıza yaklaşan
garson kız, bana, “zavallıyı niçin ağlatıyorsun?” diyen ve tekdirler fışkıran bir gözle bakıyordu. O uzak-
laştıktan sonra ben kıza doğru eğildim ve rica ile emri birleştiren -bence telkin için en müsait formül
budur- bir sesle:
“Haydi dedim, açılırsınız.
“Ve tereddütlerini dağıtmak için telkinimi tamamlayan sabit bakışlarla, birkaç kere tekrar ettim:
“– Haydi, açılırsınız, anlatınız, haydi, anlatınız.
(…)
Kendisine bir dalgınlık ve unutkanlık gelmiş. (Belli, çünkü mendil almağı bile unutmuştu.) Velhasıl,
bana soruyor bu zavallı Hanım kız, ne yapmalı ki onu düşünmekten kurtulsun, artık onu hiç hatırına
getirmesin, onu sevmesin?
“Evvelâ kendisine anlatmağa çalıştım ki bu türlü hastalıkların muayyen bir tedavisi yoktur; eğer sulfato
gibi hummayı çabuk geçiren bir ilâcı olsaydı, kendisi bana kadar gelmezdi, çünkü bu maruf ilâcı ona
başkaları tavsiye ederlerdi. Bundan anlamalıdır ki, oldukça ağır bir vaziyet vardır ve izalesi epey uzun
bir zamana bağlıdır. Büyük bir gayret lâzım olduğunu anlattım.
(…)
Hayatımda ben bunu çok hissettim. Hemen bütün kitaplarım bu cümleyi izah etmek içindir. “Tered-
düt!” diye bağırıyorsun. Dinle ve sükûnetle düşün. Kim tereddüt ediyor? Şüphe yok ki, içinde en kuv-
vetli unsur olarak tereddüt bulunan bir hikâye var. Büyük bir epope. Fakat tereddüt eden kim? Muallâ
Hanım mı? Bu, hadiseyi basite irca etmek olur. Hakikatte sen de tereddüt ediyorsun; Roma ile İstanbul
arasında, hile ile samimiyet arasında, ölümle hayat arasında tereddüt ediyorsun. Sonra ben ve benim
olduğum zümre de tereddüt içindeyiz.
(…)
Peyami Safa
Kelime Dağarcığı
epope: Destan. irca etmek: Eski biçimine sokmak, çevirmek, döndürmek. izah: Açıklama. izale: Yok etme, giderme.
maruf: Herkesçe bilinen, tanınan, belli, sanlı. muayyen: Belirli. muharrir: Yazar. tekdir: Azarlama, paylama.
203