Page 40 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 40

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12          18

             1.ÜNİTE> Giriş  Kazanım A.4.10: Metinde yazarın bakış açısını belirler.
             Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi  Alan Becerileri: Okuma Becerisi

             Etkinlik İsmi                          Bakış Açısı                                      25 dk.
             Amacı      Metni, yazarın gördüğü açıdan değerlendirebilme.                             Bireysel

              Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)



                                               Dilin Canlandırma Gücü
               Maksim Gorki, fırıncı çıraklığı yıllarında, Tolstoy'un bir hikâyesini okurken, öylesine kendinden
               geçer ki, acaba kağıdın içinde büyülü bir şey mi var diye havaya kaldırır bakar. Tabii beyaz sahife
               üzerinde siyah harflerden başka bir şey görmez. Fakat saf fırıncı çırağını ve bütün saf okuyucuları
               büyüleyen şey, o ak sahife üzerinde yazılı kara harflerden başka bir şey değildir. Harfler, seslerin işa-
               retleridir. Kelimeler ise seslerden mürekkeptir. Yazılı veya sözlü işaretlerle, gözönünde bulunmayan
               her şeyi göz önüne getirebilir, ölüleri diriltebilir, ağaçları konuşturabilirsiniz. Bu büyü değil de nedir?
               Güzel bir romanı okurken, Maksim Gorki'de oldu bu gibi, kitap, kağıt, harf ortadan kalkar, gitme-
               diğimiz şehirlerde dolaşır, tanımadığımız insanlarla tanışır hatta ruhlarının içine gireriz. Dile bu
               büyük gücü veren nedir? Kendiliğinden çalışan bir şartlı refleks mekanizması dolayısıyla, dilin var-
               lığın yerine geçişi! Ünlü Rus alimi Pavlov, yaptığı denemelerle köpeklerde suni olarak çeşitli şartlı
               refleksler yaratmağa muvaffak olmuştu. Uyguladığı usül son derece basittir: Köpeğe acıktığı zaman
               et verilirken bir de zil çalınır. Bu hareket tekrarlanınca köpeğin ağzından, sadece zil sesi ile de sal-
               yalar akmaya başlar. Böylece zil sesi, köpeğin hafızasında etin yerini tutmuş olur. Tabii zil sesi karın
               doyurmaz ama etin hayalini uyandırır.
               (…)

               Bir yazar, kullandığı her kelimenin dış alemde veya insan hayatında neye tekabül ettiğini bilmelidir.
               Bülbül ile karga aynı kuş çeşitlerini gösterir. Şefkat, merhamet ve sevgi kelimeleri arasında öyle ince
               farklar vardır ki, sevdiklerimizin bize karşı besledikleri duyguyu tavsif ederken bu kelimelerden bi-
               rini veya ötekini kullanmak, bazan hayati bir önem kazanır.
               Dil bir vasıtadan ibarettir. Hayatta veya edebiyatta olsun, biz kelimelere değil, kelimeler vasıtasıyla
               bize tanıtılan veya sunulan varlıklara, eşyalara ve insanlara bakarız. Değerli olan, sevilen veya nefret
               edilen kelimeler veya harfler değil, insan, hayat ve dünyadır. Dil bizi, kendisini unutturarak doğru-
               dan doğruya varlığa götürdüğü nispette vazifesini yerine getirmiş olur. İyi yazar, dile hakim olduktan
               sonra, onu unutur. Bizzat varlık, hayat ve insan ile uğraşır. Daha doğrusu o dili kullanırken dürbünle
               dünyayı seyreden biri gibi dikkatini kelimelere değil, varlığa çevirir. Dünyayı seyredecek yerde dür-
               bünün kendisine bakan biri, dünyayı değil, dürbünü görür.

                                                                              Mehmet Kaplan, Kültür ve Dil



             1.  Yazarın metinde okuyucuyu yönlendirdiğine dair izlenimlerinizi metinde geçen hangi ifadelerle
                 açıklarsınız?

















                                                                                                    39
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45