Page 42 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 42
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12 19
1.ÜNİTE> Giriş Kazanım A.4.11: Metinde fikrî, felsefi veya siyasi akım, gelenek veya anlayışların yansımalarını değerlendirir.
Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi Alan Becerileri: Okuma Becerisi
Etkinlik İsmi Felsefeden Edebiyata 25 dk.
Amacı Metindeki felsefi ve edebî anlayışları değerlendirebilme. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Felsefeden Edebiyata
Edebiyatın felsefeye ya da felsefenin edebiyata kendini nasıl eklemlediği sorusu yazılı metinlerin,
ondan önce de sözlü metinlerin mayasına kadar iner, çünkü insanoğlu dile geldiği andan itibaren
dile getirdiği şeyi bir düşünce içinde getirme kudretine de sahip olmuştur. Dünyaya gelen ve dile
gelen insanoğlu içinde olduğu ve kendisi tarafından da kuşatıldığı dili kullanmaya başlar. Düşün-
cenin işlenmediği bir dil düşünülemez. İçinde insanın iradesinin, zihninin, belleğinin yansımasının
olmayacağı bir dili tahayyül etmek imkânsız gibi gözükmektedir. İnsan her şeyden önce düşünen
bir canlıdır, bu yönüyle de hayvanlardan ve bitkilerden ayrılır. Düşünme yetisiyle dilini tanzim et-
tiğinde, dili düşüncelerini yansıtma aracı olarak kullandığında ve bunu da sürekli hâle getirdiğinde
medeniyet ve sivilizasyon oluşur.
Edebiyatı düşünceden, düşünceyi de edebî söyleyişten ayırma imkânımız yoktur. Onlar bir aysbergin
üstü ve altı gibi, bir dişin sert tabakası ve kökü gibi anlam kazanırlar. Düşüncenin sistematik bir hâl
aldığı zamanla artık bilim haline geldiği, düşüncenin sistematikleştirildiği dönemlerden sonra ede-
biyatın felsefeyle, felsefenin de edebiyatla illiyet bağı çokça tartışılmıştır. Edebî söyleyişe sahip olan
filozoflar, edebî söyleyişe sahip olmayan filozoflardan tarzları ve felsefe yapma şekilleriyle ayrılmış
oldular. Japers ve Husserl; Kierkgaard, Novalis ve Nietzcsche’den ayrıldı. Kendi felsefesini, felsefenin
ağır ve ciddi terminolojilerinde, muğlak dilinde yansıtmak isteyen filozoflar felsefelerini lirik bir
dille, edebî bir söyleyişle, insanın canını sıkmayan ve literal bir dille veren filozoflardan ayrıldılar.
Zamanla sadece felsefelerini muğlak ve ağır bir jargonla yazan filozofların yanında şiirsel bir dili
kendi felsefe yapma şekli olarak görenlere sadece felsefi metinler yazan filozoflar değil edebî türlerde
roman, hikâye, şiir ve başka sanatsal çalışmalar üreten filozoflar da eklenince felsefe ve edebiyatın
yolları ya da ortaklıkları, farklılıkları; hangi alanda kesiştikleri, hangi alanda kesişmedikleri; felse-
feyse edebiyattan, edebiyatsa felsefeden yardım alma yoluyla iyi mi kötü mü ettiği tartışmaları da
çıkmış oldu.
(…)
Ahmet Sarı, Felsefe Edebiyata Kendini Nasıl Eklemler?
Kelime Dağarcığı
illiyet: Nedensellik. muğlak: Anlaşılması güç. sivilizasyon: Uygarlık. terminoloji: Terim bilimi.
1. Yazar, insanın dile geldiği andan itibaren düşüncelerini anlatma çabası içinde olduğunu ifade et-
miştir. Geçmişten günümüze insanın anlatım anlayışı hangi değişikliklere uğramıştır? Açıklayınız.
41