Page 48 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 48
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12 22
1.ÜNİTE> Giriş Kazanım A.4.12: Metni yorumlar.
Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi Alan Becerileri: Okuma Becerisi
Etkinlik İsmi Metin ve Yorum 25 dk.
Amacı Metni farklı bakış açısıyla yorumlayabilme. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Varoluşçuluk Bağlamında Edebiyat ve Felsefe, Şiir ve Endişe
(…)
Edebiyatta uygulanan kuram ve yöntemlerin, kullanılan kavramların en çok felsefeyle bağlantısı var-
dır; bunlar felsefî arka planı olan bir dünya görüşünü yansıtırlar. Benzer bir durum felsefe için de
geçerlidir. Felsefî akımların da zaman zaman estetik bir tutum sergiledikleri, görüşleri bağlamında
edebî eserleri değerlendirdikleri de görülür. Bu durum iki disiplini birbirine yaklaştırmıştır. Hatta
birbirlerini dışladıkları dönemlerde bile bu yakınlık devam etmiştir. Ancak varoluşçulukla birlikte
bu yakınlaşma daha samimi bir hâl almıştır. Bunun sebebi varoluşçulukla birlikte üzerinde durulan
insanlık durumlarını açıklamada felsefî dilin yetersiz oluşudur. Bunu fark eden varoluşçu filozoflar
edebiyata yönelmişlerdir. Edebiyat ve felsefe arasındaki bu yakınlaşma birbirinin yerine geçme, bir-
birine indirgenme değil, birbirinden istifade etme şeklinde gerçekleşmiştir. Edebiyatın, özellikle me-
tin okumalarda felsefenin yol göstericiliğine, felsefenin ise özellikle insanlık durumlarını açıklamada
edebiyatın diline her zaman ihtiyacı vardır.
Edebî türler içerisinde felsefeye en yakın tür ise şiirdir. Bu da aynı şekilde felsefenin şiirin yerine
geçmesi onun vazifesini alması anlamında değil, varoluşsal durumları daha iyi göstermesi anlamın-
dadır. Şiir insana kendi varoluşunun kapılarını gösterebilecek, insana kendisini tanıtabilecek onu
kendisine yaklaştırabilecek bir imkâna sahiptir. Şiirin parçalı bir yapıda olması bunun önünde bir
engel değildir. Hatta anlam çerçevesini sağlayan unsurlar, anlam açısından çok katmanlı bir yapıya
sahip olması ve az sözle çok şeyi anlatabilme özelliği göz önüne alındığında diğer türlere göre şiirin
bu konuda daha başarılı olacağı anlaşılmaktadır.
Varoluşçulukla birlikte değer kazanan temel kavramlardan birisi de endişe olmuştur. Endişe varoluş
yolunda adım atan her insanın, tezgâhından geçmek zorunda olduğu insanlık durumlarından ilkidir.
Endişe, insan olmanın bir sonucudur ve şair de her şeyden önce bir insandır. Endişe, gerçek şiirin
de özelliklerinden birisidir. Şiirde bulunması gereken metafizik gerilim; şairin beninden, zamandan,
dünyadan acı çekmesi; huzursuzluk, tedirginlik gibi özellikler; ölüm ve yokluk fikri; belirsizlik ve
zaman anlayışı hep endişe alametleri olarak şiirde karşımıza çıkmaktadır. Bu açıdan büyük şairlerin
endişesiz olduğunu söylemek imkân dâhilinde gözükmemektedir. Bu durumda edebiyat araştırma-
cılarının yapması gereken şey felsefeyi dışlamak değil onun sağladığı imkânlardan istifade etmektir.
Aynı durum endişe için de geçerlidir. Başlangıçta Kierkegaard ve daha sonra diğer varoluşçu filozof-
lar tarafından özellikleri ortaya konulmaya çalışılan endişe kavramı, edebiyat araştırmacıları tarafın-
dan bir çeşit şiir okuma yöntemi olarak kullanılabilir. Bu, şiiri felsefî içermeleri olan bir metin olarak
okumak değil, onun gerçek değerini ortaya çıkarmak, onu ve şairini daha iyi anlamak ve şiir hakkın-
da yeni ve özgün şeyler söylemek için varoluşçu felsefenin sağladığı bir imkân olarak görülmelidir.
Murat Kara, Varoluşçuluk Bağlamında Edebiyat ve Felsefe, Şiir ve Endişe
47