Page 50 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 50
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12 23
1.ÜNİTE> Giriş Kazanım A.4.13: Yazar ve metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir.
Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi Alan Becerileri: Okuma Becerisi
Etkinlik İsmi Halit Ziya Uşaklıgil 20 dk.
Amacı Siyasi ve toplumsal değişimlerin yazarı ve eserinin dilini nasıl etkilediğini değerlendirebilme. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Türkçeyi Sevdim
Ben Türkçenin ezelî bir âşıkıyım. Hepimiz öyle değil miyiz? Türkçeyi muhtelif devirlerinde, muhte-
lif libaslarla, muhtelif şekillerde gördüm ve sevgilimi o şekiller, o libaslar altında kendi cevherinde
sevdim.
Ben eski Bâbıalî kâtiplerinden işittiğim süslü dili sevdiğim gibi, Aksaray’da karpuz sergisinde müşteri
ayartmak için çığırtkanlık eden Türk delikanlısının türlü zarafetlerle dolu olan Türkçesini de sevdim.
Ben Divan edebiyatının gazelleriyle mest oldum. Fakat sevgili İzmir’imin, ismini yâd ettikçe ciğerimi
sızlatan sevgili İzmir’in İkiçeşmelik kızının incir işlediği esnada okuduğu Türkçe şarkıya da mest
oldum. Ben, o sevgiliyi, atlas şalvarıyla, başının üzerinde altın işlenmiş takyesi ile gördüm. Ben onu
perişan gönüllü şairin:
O gül endâm bir al şâle bürünsün yürüsün
Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün
beytinde olduğu gibi, bir şala sarılıp büründüğünü görerek de sevdim. Sonra üç peşli entarisiyle,
canfes terlikleriyle salınırken yine gördüm, yine sevdim. Başında hotozu, belinde kuşağı, sedef kakılı
sediri üzerinde uzanmış, yahut Sa’dâbâd’da, Göksu’da seyrana çıkmış hâliyle gördüm, yine sevdim.
Fakat tabiatta her şey tekâmülden, inkılâptan ibaretse, bazan tekâmül, bazan inkılâp devirden devire
geçtiği gibi her devrin zevki de birbirinin aynı olmaz. Ben son devrin, İpekiş’in kelebek kanadı kadar
ince, zarif, dört metrelik kumaşı ile giyinmiş, başında küçücük beresiyle bir rüzgâr gibi kaldırımlar
üzerinde seke seke giden ve rüzgâr mı onu götürüyor, o mu rüzgârı götürüyor diye insanı şüpheye
düşüren hâliyle de Türkçeyi gördüm ve sevdim.
Halit Ziya Uşaklıgil, Türkçeyi Sevdim
Kelime Dağarcığı
canfes: Üzerinde desen bulunmayan, ince dokunmuş, parlak, tok, ipekli kumaş. hotoz: Kadınların süs için saçlarının üs-
tüne taktıkları, çeşitli renk ve biçimde yapılmış küçük başlık. libas: Giysi. peş: Bazı giysilerin bol olması için yanlarına
eklenen kumaş parçası. takye: İnce kumaştan dikilmiş veya ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık, takke.
tekâmül: Olgunluk, gelişim, evrim.
1. Okuduğunuz metinde Halit Ziya Uşaklıgil Türkçeyi muhtelif devirlerinde, muhtelif libaslarla, muhte-
lif şekillerde gördüm ve sevgilimi o şekiller, o libaslar altında kendi cevherinde sevdim. dedikten sonra
bu devir, libas ve şekillere benzetmeli örnekler vermiştir. Siz de bu örneklere kendi dünyanızdan bir
ekleme yapmak isteseydiniz bu, ne olurdu? Örneğinizi metne uygun biçimde yazınız.
49