Page 52 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 52
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12 24
1.ÜNİTE> Giriş Kazanım A.4.13: Yazar ve metin arasındaki ilişkiyi değerlendirir.
Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi Alan Becerileri: Okuma Becerisi
Etkinlik İsmi Edebiyat Çalışmaları ve Psikoloji 25 dk.
Amacı Metin ve yazar arasındaki bağlantıyı fark edebilme. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Edebiyat Çalışmaları ve Psikoloji
Günümüz edebiyat çalışmalarında psikolojinin yeri ve önemi, birçok uzmana göre oldukça açıktır.
Edebiyat üzerine düşünmenin önemli bir boyutu insan üzerine düşünmekse, edebiyat çalışmalarını
psikolojiden tamamen bağımsız düşünmek mümkün değildir. Edebiyat var olduğundan beri, hep
insan üzerine kafa yormuş, dil dediğimiz olgunun zengin ifade potansiyelini en iyi şekilde kullana-
rak insan duygu, düşünce ve davranışlarını anlatmaya, anlatırken de her zaman daha iyi anlamaya
gayret etmiştir. Psikolojinin gözü ile de benzer bir sonuca ulaşılabilir. Psikolojinin bir bilim dalı
olarak ortaya çıkmasından çok önce bile, insan üzerine yürütülen düşüncelerde edebiyat eserlerine
hep gönderme yapılmış, insana özgü bazı temel duygu, durum ve davranışlar, neredeyse tüm dün-
yaya mal olmuş edebiyat karakterleriyle özdeşleşmiştir. Bu sebepledir ki, aşk deyince hemen akla
Shakespeare’in Romeo ve Juliet’i veya kıskançlık deyince Othello’su gelir; suç ve vicdani hesaplaşma
deyince Dostoevsky’nin Raskolnikov’u, ölümüne hırs deyince Moby-Dick’in Kaptan Ahab’ı, ihanet
deyince Shakespeare’in Macbeth’i, yalnızlık ve yabancılaşma deyince Kafka’nın bir sabah uyandığın-
da kendini bir böcek olarak bulan Gregor Samsa’sı ya da Camus’nün Mersault’su ve daha nice edebî
karakter hemen hatırlanır. İnsan duygularını, davranışlarını ve zihinsel süreçlerini bilimsel bir çer-
çeve içerisinde açıklamaya çalışan psikolojinin doğuşunda da, özellikle Sigmund Freud’un düşünce
ve kuramlarını geliştirmesinde, edebiyatın önemli bir esin kaynağı olduğu bilinir. Günümüzde bile
psikoloji alanında uzmanlaşmış kişilerin, zaman zaman edebiyat üzerine düşündüklerini ve psikolo-
jinin bazı kavram, olgu ve kuramlarını incelerken edebiyattan örnekleri de akıllarına getirdiklerini
söylemek pek yanlış olmaz.
Tüm bunlar, edebiyat çalışmaları ile psikoloji arasında oldukça sorunsuz bir ilişki varmış izlenimi
yaratabilir. Her iki disiplinin tamamen kendi penceresinden bakıldığında, bu gerçekten de böyledir.
Bir edebiyat eleştirmeni, yaptığı çalışmalarda psikolojiye sistematik veya sistematik olmayan şekil-
lerde gönderme yapabilir, hatta yaptığı incelemenin çerçevesini bir psikoloji kuramı üzerine oturta-
bilir. Bu, edebiyat çalışmalarında oldukça yaygın bir pratiktir. Bir psikolog içinse edebiyat, belki çoğu
zaman ilgi ve sempati duyduğu, belki de zaman zaman çalışmasının düşünsel temellerini anlatırken
gönderme yaptığı, ama aslında ona oldukça uzak duran, gerçekliği ne kadar temsil ettiği şüpheli,
yabancı bir alandır. Diğer bir ifadeyle, bu iki disiplinin uzmanları gerçek anlamda bir disiplinlerarası
çalışma yapmak için bir araya gelmediği sürece pek de bir sorun yoktur. Ancak böyle bir ortak çalış-
maya niyetlendiklerinde aslında bunun ne kadar zor olduğunu ve her iki disiplinin yöntem, algı ve
anlayış açısından birbirine ne kadar uzak durduğunu hızlıca göreceklerdir. Daha kabaca bir ifadeyle,
bugün psikoloji denince bir edebiyatçının aklına gelenle bir psikoloğun aklına gelen arasında ciddi
farklar vardır. Hatta bunun tersi de söylenebilir: Edebiyat çalışmaları denince de bir psikologla bir
edebiyatçının aklına gelen kavram ve aktiviteler oldukça farklı olabilir.
(…)
Nil Korkut Naykı, Edebiyat Çalışmaları ve Psikoloji
51