Page 92 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 92

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12            44

             2. ÜNİTE > Hikâye  Kazanım A.2.9: Metindeki anlatım biçimleri ve tekniklerinin işlevini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                    Hikâyeyi Nasıl Anlatıyorum?                        25 dk.
             Amacı      Metinde kullanılan anlatım biçimleri ve tekniklerinin metnin anlatımına katkısını tespit edebilme.  Bireysel


               Yönerge  Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                               Aklım Arkada Kalacak

             Evimiz sokağın alt başında. Yatıp kalktığım odanın penceresinden bakınca, bir baştan bir başa bütün
             sokağı görüyorum. Bir saat sonra yola çıkacağım. Odamda öte beri eşyamı bavuluma yerleştirmiş doğ-
             ruluyordum ki, sokaktan gelen bir çocuk ağlaması beni pencerenin önüne çekti.
             Çocukların ağlamasına dayanamam. Bir fena olurum duydum mu. Çocuklar boş yere ağlamaz. Şu
             dünyada çocukların ağlaması ne kadar azalırsa, bilin ki kötülükler de o kadar azalmıştır. Ağlayan bir
             çocuk sesi duyar da ilgilenirseniz, bilin ki şu bozuk düzenin sizi üzecek bir olayıyla karşılaşacaksınız.

             Pencerenin önünde baktım: Karşı komşumuz Boşnak Nuri’nin küçük oğlu, yalın ayak, donsuz, kapıla-
             rının önüne yüzükoyun düşmüş, ağlıyor.

             (…)
             Nuri’nin karısını etraflıca hatırlayayım diyorum ama, olmuyor. Pek az şey geliyor kadından hatırıma.
             Eve girip çıkarken, şöyle gözlerinin içi ışıl ışıl, kapılarının arasından görünürdü. Yüzü gülerdi hep. Ço-
             cuklarını sabahtan sokağa salardı gitsin. Bazen de şarkı söylediğini duyardım. Hepsi bu kadar...

             Ne tuhaf! İnsan kapı komşusu hakkında bile bazen bir şey bilmiyor. Nuri’yi desen, onu da ancak o
             kadar tanıyorum. Sabah omuzunda kazma, arkasında keçisi evden çıkar; akşam omuzunda kazma,
             koltuğunun altında bir demet ot, arkasında keçisi eve dönerdi. Arada bir karşılaşırsak “Ne var, ne yok
             bey?” derdi. “Ne yazıyor gazete?” Eline hiç gazete almamış, okuma yazma bilmeyen biri size gazetede
             ne yazıyor diye sorarsa ne anlatırsınız önce ona? Bulup seçemezdim söyleyeceğimi, “Şundan bundan”
             derdim kısaca. Gayet ciddî başını iki yana sallardı. “Acayip?..” derdi o Boşnak şivesiyle. “Muharebe var
             mı? Muharebe?” “Yok.” derdim. “Yeni bir muharebe yok. Habeşistan’da vardı. Bitti.” Hayreti büsbütün
             büyürdü. Alt dudağı uzar, başını iki yana sallardı gene. “Acayip?” diye tekrarlardı. “Vardır muharebe.
             Dünyada olmaz muharebesiz.”
             Balkan Harbi’nin bitimi çocukluktan çıktığı yıllara rastlamış Nuri’nin. Osmanlı ordusu yenik düşünce,
             Sırbistan’da çoğu Müslümanlar dağa çıkmış o zamanlar. Nuri’nin de o sırada eline bir mavzer tutuş-
             turan tutuşturmuş. Sonra nasıl olduğunu anlamadan Suriye cephesinde, Galiçya’da Kafkaslar’da on
             seneye yakın bırakmamış elinden o mavzeri Nuri.
             (…)
                                                                                        Necati Cumalı


             1.  Hikâye, yazarın kendi kendiyle konuşmasıyla başlamıştır. Yazar, niçin böyle bir anlatıma başvur-
                 muş olabilir? Siz de “Çocukların Ağlaması” konulu bir paragrafı aynı teknikle  anlatınız.















                                                                                                    91
   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96   97